27 Ağustos 2012 Pazartesi

Beşiktaş 3-3 Galatasaray / Rüya Takımın Rüyadan Uyandırıldığı Maç


Açıkçası maçın bu kadar hatanın ardından kazanılmasını pek istemedim.Skorun be şekilde olması galatasarayın selamatei için hayırlı oldu.Bu kadar basit savunma hataları ile goller yemek şampiyonlar ligine büyük bir açlık ve istek ile hazırlanan bir takım için iyi sinyaller değil.Rüya takım mavraları altında iyice şişirilen bu kadronun ayaklarının yere basması açısında olumlu bir maç oldu kanaatimce.

Hem kasımpaşa maçını hemde bu maçı göz önüne alınca galatasaray risk alarak gol aradığı her an savunma olarak çok sallanıyor.Tabi bu noktada Melo'nun yokluğunuda dikkate almak lazım.Melo'nun diri olduğu ilk 30 dk da oyun hakimiyetinin gücü bunu bize çok net gösteriyor.Melo'nun bi an önce fizik gücüne kavuşması lazım.Özellikle şampiyonlar ligi maçları öncesi.Keza onun yokluğunda hem pas yapma hemde savunma derinliği ciddi ölçüde sekteye uğruyor.

İlk yarı oyun üstünlüğü yerini ikinci yarının son 30 dksında tamamıyla oyundan kopuşla sonlandı.Gerek fiziki yorgunluk gerekse yenilen çok basit goller takım adına çok direnç kırıcı oldu.Misal  galatasaray bu maçta herhangi bir an öne geçse fark olma ihtimali çok yüksekti.Özellikle maçın ilk dakikaları için.Çünkü beşiktaşın sahaya çıkış amacı rakibe bozmak üzerineydi.Maçın senaryosu tam Aybaba'nın istediği gibi oldu.Sürekli bir şekilde golü bularak öne geçtiler.Ve zaten rakibi bozmak olan bir hafta boyunca çalıştıkları dersi çok iyi uyguladılar.Olası bir geri düşüşte bu takımın vereceği savunma açıklarını düşünemiyorum bile.ÖZellikle ilk 15 dkyı gördükten sonra.


Hamit'in formsuzluğu bu maç tavan yaptı.Çok top kaybetti,çok top ezdi.Bir süre sonra saha içinde takıma zararlı bir Hamit oluşmaya başladı.Lakin bir iki maç kötü oyunun üzerinden Hamit'i bombardımana tutmanın bir mantığı yok.Hamit çok değerli bir adam bu takım için.O da biliyor kendisinin kötü oynadığı.Bunu aşmak içinde çok çalışacağını adım gibi biliyorum.Çünkü o böyle bir karakter.Bayern'e gidip yedek kaldığı ilk dönemde çok çalışıp kendisini oynattırmak zorunda bırakmıştı.Zaman tanımak lazım Hamit'e.Onun asıl değeri şampiyonlar ligi maçlarında daha net anlaşılacak.

Umut'un top performansı Elamander'i kötü gösteriyor.Belki bu sezon Umut olmasa biz şu haliyle bile Elmander'i konuşuyor olacaktık.Lakin çok daha fit bir adam Elmander'i kötü gösteriyor.Zaten oyun yapısı itibari ile hem umut hem elmander fazla tek düze bir takım yaratır.Aynı tip iki adam.Burak bu takıma lazım.Gelecek hafta Burak-Umut başlar Terim.Elmander'de Umut'u geçmek için çok çalışır.Geniş kadronun yararları.Herkes birbirini bir şekilde yukarı taşıyor.

Birde Amrabat mevzu var.Millet şimdiden başladı 8 milyon avro goygoyuna.Durun yahu!Adam daha tek maç ilk onbir çıkmamış kısa oyunlarla genel yargılamalar şimdiden alıp başını gidiyor.Adam bi çıksın şöyle 5-10 maç oynasın ondan sonra bir kanıya varılır.Bu transfer parasından üzerinde değerlendirmeler çok adam yedi biline(bkz. Tabata).


Beşiktaş açısından çok fazla söylenecek birşey yok.Aybaba yatsın kalksın Umut'un ilk saniyelerdeki golü kaçırmasına dua etsin.Yoksa bu planı elinde çok erken patlayacaktı.Tründe Querasma'nın oturduğu bir ortamda erken kopan bir maç sonrası dünkü Alex olayının bir dejavusu yaşanabilirdi İnönü'de.Beşiktaş bu sezon bu tip derbi maçlarını iman gücüyle,taraftar desteğiyle,feda sloganları ile kotarırda sezonun genelinde çok büyük sıkıntı yaşanır.Bu takımın ilk dörde girmesi galiba en yüksek hedef olsa gerek.Pektemek'in de uzun süreli sakatlığı sonrası Almeida kriziyle birlikte Batuhan'ın gol yollarındaki tek umut noktası oldu.Çok ironik bir durum.

Öyle veya böyle ayakların yere basması açısında çok önemli bir maç oldu.Özellikle şampiyonlar liginin yaklaştığı şu günlerde.Yeni gelenlerin henüz sahne almadığını ve takıma tam manasıyla adapte olmadığını düşünürsek ve maçın sonunda kazanılan penaltının penaltı olmadığını düşünürsek kazançlı bile sayılabilecek1 puan alındı.Üstün oynamamıza rağmen.İşte asıl halledilmesi gereken konu bu:oyun üstünlüğünü skora da yansıtabilmek...

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Nuri Şahin-Liverpool-Premier Lig


Dortmund sonrası Real Madrid müthiş bir sıçramaydı Nuri için.Dortmund'a maksimum performansını görmüş,hatta şampiyonluğa ulaşan Dortmund'da kilit roller üstlenmişti.Lakin Madrid'in eflatun beyazlı yakasına imzaya atıp ardından uzun süre sakatlanınca olmadı.Fizik olarak çok geri kaldı takımdan.Zaten hiçbir zaman fiziği ile öne çıkan bir isim olmadı.Fakat Mou'nun takımında oyun zekanızın yanında fizik gücünüzlede zımba gibi olmalısınız.

Gelişimi bir sene sekteye uğrayan Nuri için şu an şampiyon olmuş ve taşların yerine oturduğu Madrid'de şans bulmak çok zor.Üstelik kötü bir başlangıç yapmışken.O yüzden kiralık gitmek hemde premier ligde bir sene geçirmek Nuri için çok iyi olacaktır.Mourinho'nun da dediği gibi premier lig ona oyun karakterinde olmayan özelliklerde ekleyecektir.Premier ligin fizik güce dayalı oyunu,tempo yüksekliği,kora kor oyun yapısı Nuri'nin saha içindeki naifliğini törpüleyecektir.Mourinho'da zaten bunu istediğ için ısrarla onu premier lige yönlerdi.

Ha işin Liverpool kısmı tartışılır.Gönül isterdiki Arsenal olsun.Wenger'in oyunculara seviye atlatmaktaki ustalığı malumunuz.Fakat Liverpool daha garanti forma anlamınada geliyor bir yerde.Nuri yaratıcılıktan her geçen sene biraz daha uzaklaşan Liverpool'un tek düze orta sahasına büyük bir yaratıcılık katacaktır.

Mourinho'nun Nuri'yi satış opsiyonuyla kiralamak istememesi onunla ilgili hala planları olduğunu gösteriyor.Nuri için bu sezon başarılı olmak yada olmamak çok önemli değil.Onun için bu sezon asıl önemli olan en az 30-35 maç oynayabilmek.Geçen sezonki açık ancak bu şekilde kapıtalabilir.Oyun karakterine ekleyeceği ekstra donanımlar ise onun geleceği için çok önemli olacak.Bir önceki kiralık serüveni Nuri'nin kariyerine çok büyük yön vermişti.Feyenord'da kazandığı deneyim ona Dortmund kaptanlığının kapısın açmıştı.Bu seferki kiralık serüvenide kariyeri için bir başka dönüm noktası olacak.Tabi milli takım içinde...

Alex Paradoksu


Anlamıyorum.Anlamakta güçlük çekiyorum.Fenerbahçe-Alex-Aykut Kocaman üçlüsünün en büyük ortak paydasının Fenerbahçe  olduğu bir ortamda peydah olan sıkıntının sebebini kavrayamıyorum.

Kim haklı kim haksız mesele bu değil.Oynamadı veya oynatmadı meselesi de değil sorun.Sorun çok başka.Her ayrılık mecburidir.En vazgeçilmezlerin bile vadesinin dolduğu dönemler gelir.Bu gözler Seedorf'un ıslıklandığını da gördü,Maldini'nin yuhalandığını da...Bu gözler Raul'un gözü yaşlı ayrılışına da şahit oldu,Del Piero'nun kapı dışarı edildiğini de...Demem o ki her ayrılık bakidir.Mezarlıklar nice vazgeçilmezlerle doludur.Lakin bu saydığımın örneklerin hepside takımlarının birer efsanesi,giydikleri formaya ruh veren adamlardı.Tıpkı Alex gibi.Ama onlar ayrılırken ayakta alkışlanarak,omuzlara alınarak,''her şey için teşekkür'' temalı toplantılarla,gözü yaşlı uğurlanarak ayrıldılar.İstemeden.Gönülsüzce.Ama bunca yıla hürmet,emeğe vefa örneği göstererek.Dedik ya her ayrılık bakidir diye.O hesap işte...

İşte bizdeki sorunda bu.Alex paradoksundaki sorunda bu.Biz hiçbir zaman güzel ayrılmasını beceremedik.Ulan Alex bu Alex!!!Türk futbolunda son 8 senedeki en büyük gerçek.Ulan ben bir galatasaraylıyım ben doyamamışım 8 senedir bu adama bir fenerbahçe taraftarı nasıl doysun?Elbet herkes biliyor Alex birgün gidecek.Peki böylemi olmalıydı bu ayrılık?İki twit,bir karşı cevap meali basın açıklaması ardından kadro dışı...Bu mudur yani Alex'i sevgiyle ve saygıyla uğurlamak?Bu mudur bunca yıllık emeğin karşılığını vefa şeklinde ifade etmek?

Alex doğru yapmıştır veya yanlış yapmıştır.Keza Aykut Kocaman doğru yapmıştır veya yanlış yapmıştır.Mesele bu değil.Amacım bir değer yargısına varmakta değil.Üzülüyorum ülkecek ender yaratılan değerlerin bu şekilde hor görülmesine.Hırpalanmasına.8 yıllık değerin çok kısa sürede değersizleştirilmesine.Fenerbahçe taraftarı adına çok ironik bir durum ortak paydanın her kesim için Fenerbahçe olduğu bir ortamda taraf tutmak zorunda bırakılmak.Aykut Kocaman mı Alex mi?Ne acı bir kıyas.Fenerbahçeyi belki şike süreçleri yıkamaz ama kendi tarihinin değerlerinin birbirini öğütmesi onlara en büyük darbeyi vurur.Hiçbir mağlubiyette onları bu durum kadar üzemez.

Alex hata yapmıştır.Artık faydasının dokunulmayacağı düşünülmüştür.Falan filan...Mühim değil.Kafanda varsa ayrılık olur biter.Bu şekilde soğuk savaş yaparak her kesim için değer kaybettirmeye gerek yok.Bu savaşta galip çıkmaz.Alex de çok büyük yara alır,Fenerbahçe de,Aykut Kocaman da...Mesele ayrılmayı bilmek.Verilen emeklere,akıtılan alın terine,armaya ve tarihe yapılan katkıya saygı göstererek ayrılmayı bilmek...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Feda (!)




" Arkadaşlar,
Kimse adına konuşmak istemem ancak bu bilgileri düzeltmem gerekiyor :

(1) Fikret Orman, Altınsay'ı ilk başta futbol şube sorumlusu olrak çağirdı. Listesinde yer verdi ( bu iki isim dosttur, birlikte hareket ederler çoğu zaman )
Altınsay kulübün durumunu az çok araştırmıştı. Beşiktaş'ın bu bataktan bu hali ile çıkmasının imkansız olduğunu biliyordu...Tek bir çıkış gördü :

Devrim!

Devrimin şifresi FEDA idi...FEDA konusunda burda Altınsay'a " ayar vermeye, fedanın anlamını ona anlatmaya kalkanları " okudukça gülmemek elde değil...FEDA bir devrim projesiydi...Bir duygu yaratmaktı...kendisi işe koyulmadan önce Bahçeşehir Üniversitesindeki panelde " tek sermayemiz duygumuz" diyerek bu şifreyi bizlere verdi zaten...

Ama devrim lafla olmaz...FEDA deyince tşört satmak haline gelen projenin esası budur...Altınsay ile Cem Bilge'nin ortak projesidir...
Her alanda yeniden yapılanma demekti..Bu yeniden yapılanmayı taraftarla anlatmak için çok vurucu, güzel bir simge seçildi...FEDA!
Nerdeyse tüm futbolcular gönderilecek, 5-6 tane genç isim kalacak, onlarla da bu yeni plan çerçevesinde yeni sözleşmeler yapılacaktı...

Ama TEK BIR ŞARTI vardı : DEMİRÖREN'den HESAP SORMAK!

Fikret Orman belki de haklı olarak " adam federasyon başkanı, arkasında da Başbakan duruyor" tespiti ile ve hala da bu nedenle YD'den hesap sormayacak bir konumda duruyor, duruyordu...

Son ana kadar Altınsay'ı ikna etmeye uğraştı...Son saat içinde Altınsa herşeye rağmen yine de tamam dedi...Listeye giriyordu...Ancak bir de ne görsün, hayatta bir araya gelemeyeceği eski iki yönetici kendisine hiç söylenmeden, bu isimlerin yönetime gireceği ona iletilemden, listeye alınmışlardı...

Bunun üzerine son anda listeye girmekten vazgeçti...

(2) Yönetim ve başkan seçildikten sonra, Başkan, Altınsay'ın peşini yine birakmadı...Önce CEO'luk teklif edildi...Altınsay bu görevi " Beşiktaş'tan para alamam" diye reddetti. Bunun yerine fahri üye olmayı, yani resmen yönetimin içinde olmadan, yönetime her türlü desteği vermeyi kabul etti...
ŞARTI şuydu : FEDA!

Yani Altınsay, yeniden yapılandırma eylem planının harfiyen uygulanacağına dair SÖZ ALDI !!!

Bu bu söze güvenerek çalışmalarına başladı...Kulüpten 1 kuruş para talep etmeden, 47 günde, 80 uçak yolculuğu yaptı...30'dan fazla futbolcu izledi...
Scout ekibi kurdu. Dünyaca ünlü hocaların ve klüplerin çalıştığı scoutlardan oyuncu raporları aldı...
Fransa'da Auxerre, Almanya'dan Bayern, İngiltere'den Arsenal, Chelsea, Italya'dan Milan kulüpleri ile resmi bağlantı kurarak, karşılıklı bilgi alşıverişi sağladi...Bu kulüplerin modellerinin incelenmesi için ekipler görevlendirmeyi istedi...

Ve bu yoğun çalışma meyvelerini vermeye başlamıştı...

Şener Özbayraklı, Salih Uçan, Emre Güral, Berkay,Ferhat Kiraz, Hakan Çalhanoğlu imza aşamasına getirildi...
Yabancı oyunculardan Karim Ansarifard da bu aşamaya gelmişti.
Oğuzhan Özyakup gibi bir büyük potansiyel, araya hiçbir menejer sokulmadan çok büyük bir transfer başarısı ile çok makul bir ücrete BJK ye kazandırıldı. 
Akgün ve Berat beleş alındı...Kadro degeri olan oyunculardi bu isimler.

Hoca kısmını biliyorsunuz...Bu genç kadroya " futbol oynatacak" , kimseden korkmayacak, çatir çatır basacak, çagdaş futbolu harfiyen uygulayacak ve en önemlisi TAKİM KURACAK bir hoca istiyordu...
Van Gaal ile 2M altında bir sözleşmeye imza attirmaya ramak kalmıştı. Yardımciları da Hoydonk ve Yıldıray idi...
1 tane de Alman milli takımının kaleci koçunu getirecekti Van Gaal...

(3) İşte bu büyük yeniden yapılanma ve devrim doğal olarak taraftarın büyük desteğine haiz olacaktı...neden?
Çünkü FEDA"yı görecekti...FEDA sahada oynuyor olacaktı...Kendini sahada görecekti taraftar...hiç abartmıyorum, bunlar yapılsa idi, BJK 20 bin kombine satardı...

Çünkü bu taraftar biliyor ki, bu yönetim yeniden yapılanıyor, bu yönetim yepyeni bir yapı kuruyor olacaktı...
Bu projeye destek olmayacak taraftar göremiyorum...

Bu yapılmadıği için şu anki gündem, Quaresma !
Nelerle ugraşıyoruz, halbuki nelerle ugraşmalı, neleri umut etmeliydik...


Ne Altınsay'a verilen söz tutuldu, ne de FEDA edildi...
FEDA şu anda sadece kulübe bir bağış kampanyasına indirgendi...

Yani Devrim igdiş edildi...Ruhu sökülüp atıldı...
Sadece bazı oyuncuların gitmesi, yerine başka bazı oyuncuların alınmasından ibaret hale getirildi...
Yani seçilen yol yine araya bir şampiyonluk sıkıştırsak olur mantığına döndü...
Oysa FEDA ugulansaydı, Beşiktaş çagdaş bir Avrupa Klübü olacak, daimi başarılara uçacaktı biraz sabır ile..."

forzadan alıntıdır.


Bu söylenilenler aslında sürecin en başından beri Beşiktaş'ın nasıl kaotik bir ortamda olduğu,nasıl bir çıkmaza sürüklendiğini gösteriyor. Levent Erdoğanlar,Tamer Kıranlar,Nur Çebiler... Sene başı kurulan Devrim projesi yerine taraftarın maruz bırakıldığı adamlar ve onların projeleri.

Fikret Orman'a geldiği ilk günden beri hep iyi niyetlerle yaklaştım.Fakat artık söz verilen ve yapılan şeyler arasındaki uçurum,güvenimi iyice azalttı.Quaresma'nın bu kadar değersizleştirilmesi,Rüştü'nün takımdan neredeyse kovulması(!),Egemen'e indirim sürecinde basın önünde yapılan şantajlar ( tüm sene oturur,maç başı parasını alamaz söylemleri) , Yıldırım Demirören'den geldiği günden beri hala hesap sormaması,onun hakkında birşeyler konuşmaması.Stad işinde yine çözümsüzlüğe gidişimiz vs vs.. Hani şurda yazmaya kalksan,belkide bitiremem yanlışları. Ama herşeyi geç bu takımın geleceğini önüne taş koyan hamlesidir İbrahim Altınsay'a güvenmemek,onu göndermek.Levent Erdoğan gibi adamlara yem etmek..

Maalesef yazık oldu yarınlara...


Bree Bismillah!!!


15 Ağustos 2012 Çarşamba

Anlamsız Bir Transfer Hamlesi


Ha oldu ha olacaklardan Batuhan.Tüm türkiyenin ıkınması ile itilemesi ile yıldızlaştırılmaya çalışılan ancak mayadaki bozukluğu buna müsade etmeyen bir isim.Enterasandır bunca zamandır tanırız ederiz Batuhan'ı bugün yaşına baktığım vakit 21 yazıyordu.Şaşırdım bir an.O kadar erken girmiş radarımıza yani.Bir yerde yüzü eskimiş.Ama halada şansı var.Yaşı buna çok müsait.Peki ya kendisi?

Allah'ı var yetenekli adam.Zaten yetenekli olmasa üzerinde bu kadar goygoy dönmez.Üzerinizde bu kadar laf,söz ettiriyorsanız sizde bayağı bir yetenek olması lazım.Yoksa millet niye sizle uğraşıp dursun?Ama gel görki olmuyor olmuyor.Geçen sezon sonlarına doğru Eskişehir'de çok güzel bir form tutturdu.Paly Off Avrupa Grubun'da neredeyse her maç gol atıyordu.Tam ''aha bu sefer oldu galiba'' derken sezon başı kadro dışı kaldı.Yani yine lastiği bir yerde patlattı.

Anlamsız bir transfer hamlesi diyorum çünkü Beşiktaş adına gerçekten anlamsız bir transfer oldu.Gereksiz bir risk.Bunca sıkıntının arasında araya birde Batuhan bombasını koymak dertsiz başa dert almanın örnek eylemidir.Kaldıki kadroya baktığın vakit bol bir santrfor topluluğunun arasına bir tanesini daha eklemek ne kadar sağlıklı bilinmez.Üstelik eksik birçok yeriniz mevcutken.Yani neresinden bakarsanız bakın Beşiktaş adına gereksiz bir hamle oldu.Batuhan sorunlu,tü,kaka olduğu için bunu demiyorum.Zira bu tip etiket yapıştırmalara oldum olası karşıyımdır.Standart bir transfer analizi çerçevesinde bakarsan gerçekten gereği olmayan bir hamle olduğu görülür.

Batuhan cephesinden bakarsakta ben onun Trabzon'a gitmesini isterdim.Gerek Şenol Güneş faktörü gerekse Trabzon'un o mevkideki eksikliği açısında.Şenol Güneş'in oyunculara sınıf atlattırmadaki başarısı malumunuz.Trabzon'da bulacağı yüksek yüzdeli forma şansı Batuhan'ın kariyeri açısında dönüm noktası olabilirdi.Batuhan açısından bu tercihin yansımalarını zamanla göreceğiz.Ha olurda gerçekten Beşiktaş'ta küllerinden yeniden doğarsa o zaman sadece Beşiktaş değil türk futboluda çok büyük kazançlar sağlar. 

Yerel Rekabetin Sınırlarını Belirleyen Adam: Selçuk İnan


Mehmet Demirkol geçen gün gün şöyle bir ifade kullanmıştı:''Selçuk İnan'ın performansı sadece galatasarayı değil türk futbolunu kökünden değiştiren bir olaydır.Çünkü o bugün beşiktaşta olsa beşiktaş çok farklı olur,fenerbahçede olsa fenerbahçe çok farklı olur'' gibisinden birşeyler söylemişti.Altına imzamı atacağım bir tespit.Kısaca Selçuk İnan'ın galatasaray tercihi önümüzdeki 5 yılın yerel rekabetinin sınırlarını çizen bir tercih oldu.

Bizim futbolcularımızın en büyük özrüdür futbollarına seviye atlatmak.Dün piyasaya çıktığı seviye neyse bugünde aynıdır.Kendini geliştirmek,futboluna aşama katmak,yetenekli futbolcu statüsünden yetenekli ve kaliteli topçu statüsüne geçmek bizim kesimin futbolcularına hep yabancı gelen tanımlardır.Son yıllarda piyasaya çıkan yetenekli gençlerin hepsi bugün hala yerinde saymakta hatta geriye gitmektedir.Çok azı bulunduğu konumu yükseltme çabası içine giriyor.Bu çaba içine giripte kendini bir seviye yukarı atan adamlarda hemen kendini belli ediyor.Misal Arda gibi,Selçuk gibi...

Manisa'da oynayan Selçuk çok başkaydı, Trabzon'da oynayan Selçuk çok başka.Bugün Galatasaray'da oynayan Selçuk ise bambaşka.Burada mesele oynadığınızın takımın seviyesi arttıkça sizinde seviyenizin artması.Çok adam gördük anadolu takımlarının yıldızı olup İstanbul takımlarında 10 maç oynamayı başaramayan.Oynadığınız her takımda işleyen bir düzenin kusursuz bir parçası olabilmeyi başarmak meselenin özü.Bunları başarabildiğiniz takdirde siz üst seviye bir futbolcu olabiliyorsanız.Aklınızı kullanarak,işinize ve hedeflarinize odaklanarak elinizden geldiğince oynadığınız takımın bir parçası olmak...İşte Selçuk İnan'ın basit sırlarında bazıları.

Çok başka bir adam Selçuk.Rakibininde saygısını kazanabilmiş ender isimlerden.Tıpkı Alex gibi.Zordur futbol ortamının bokunun çıktığı şu günlerde ezeli rakipten bile aynı saygıyı görmek.İki asist bir gol attığı maçtan sonra bile ezeli rakipten saygı düsturunu her türlü gören bir adam.Çünkü herkes biliyorki işini yapan bir adam Selçuk.Nasılki Trabzon'da elinden geleni yapıyorsa bugün Galatasaray'da da elinden geleni yapıyor.

Selçuk İnan şu aralar Galatasaray'da ''adım adım efsaneye giden yollar'' belgeseli çekiyor.Hemde her maç nasıl yapıldığını göstererek.Uygulamalı bir şekilde.Gayet açıklayıcı bir üslupla.Hiçbir muammaya,soru işaretine yer bırakmadan.Üşenmeden,hep aynı istek ve hırsla.Arkasından gelen gençliğin eline sağlam bir rehber bırakmak amacıyla.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Galatasaray 3-2 Fenerbahçe / Selçuk İnan Kaldığı Yerden Devam


Maçtan önce kısır oyunun hakim olduğu,düşük tempolu bir oyun bekliyordum.Beklediğimin aksi oldu.Nitekim beklemediğim bir fenerbahçe vardı maçta.Fenerbahçenin pozisyona girmede zaten zorlanacağını tahmin etsemde savunmada bu kadar sallanacakları,çok fazla acemi hata yapacakları hiç aklıma gelmedi.En azından iyi takım savunması yaparak bu maçı kotarmaya çalışacaklarını sanıyordum.Lakin onu bile gerçekleştiremediler.


Şu kadronun normal şartlar altında ne heyacan verici bir futbol oynamaya mecali var ne de pozisyona girmeye.Krasic transferini değerlendirirken demiştik teşhis yanlış yere diye.Göbek ikiliniz baroni-topal ise sola Krasic'i almışsın ileriye Kuyt'ı koymuşsun farketmez.El freni misali düşünüp-uygulama süreleri çok fazla olan bu iki adam fenerbahçeyi ileriye taşıyamaz.Hele birde bu maçtaki gibi kenar elemanlar topuz-caner olursa işiniz iyice zorlaşır.Pas yapan takım kimliği altında rakibin presi ile pas özürlü bir hale gelirsiniz tıpkı bu maçta olduğu gibi.Savunmada çıkmakta zorlanırsınız.Bu sebeplede Alex iyice orta sahaya gelip,rakip kaleden uzaklaşırsa böylelikle tek silahınızıda yok etmiş olursunuz.

Tahminim bu maçtan sonra fenerbahçe orta saha göbeğine en az bir transfer yapar.Misal böyle devam ederse Topal transferi çok mantıksızlaşır.Çünkü elinde zaten aynı tip iki oyuncu varken bir üçüncüsünü almak üstelik ciddi bir para vermek pek aklı karı olmaz.Orta sahaya alınacak ileriye dönük iyi bir oyuncu transferi Topal hamlesinin de değerini arttırır.Krasic hamlesinin de.



Fenerbahçe açısında özgüven sarsıcı bir başlangıç.Lakin Kuyt hamlesinin olumlu yansımaları orta sahaya yapılacak transferde referans alınmalı.Çünkü iyi yapılmış bir tercih Kuyt misali bu takıma birkaç seviye atlatabilir.

Fenerbahçe adına bir diğer nokta ise Sow'un iyice gözardı edilmesi.Böyle kaliteli bir ismin 90 +'da alınacak kadar kayda değer bulunmaması çok enterasan.Elinizde böyle bir golcü varsa bu kadar kolay gözardı etmemek lazım.

Ve son olarakta fenerbahçe de ciddi bir Aykut Kocaman sorunu var.Özellikle bu tip büyük maçlarda teknik adamlık bazında çok eziliyor.Misal maç esnasında anlıyorsun Terim'in Kocaman'dan kat be kat daha iyi bir teknik adam olduğunu.Kırmızı karttan sonra Topalı oyundan alıp krasic'i sürmek bir risk alma eylemi.Lakin devamı gelmiyor.Bu da bu tip maçlarda hep Terim'in karşısında ezilmesine neden oluyor.Aykut kocaman fenerbahçe kariyerinde belki çok iyi bir man managment olduğunu gösterdi.Yada yaşanan kaotik süreçte iyi bir birleştirici oldu.Fakat teknik adamlık konusunda çok fazla sınıfta kaldı.


Lazio maçının cezalılar dışındaki aynı dizilişi.Zaten tahminimiz bu yöndeydi.Bu maçın benim adıma en büyük öğrenimi şu oldu:taraftarda bu sezona dair oluşan ve geçen sezondan kalma inanılmaz sinerji,heyacan ve isteğin takımda birebir yansımasının olmasıydı.Kazanmanın ve kaybetmenin çok önemi yoktu bu yolda.Nasılki taraftar bu sezona dair çok heyacanlı ise,40 bin kombine almışsa,store her ürün yok satıyorsa,her galatasaraylıda şampiyonlar ligi yaklaştıkça içler kıpır ediyorsa aynı duyguların takımda da varolması geleceğe dair çok umut verici.Sonuçta geleceğe ışık tutan anlık galibiyetler değil varolan tutkulardır.

Terim'in takımı geçen seneki tutkusunu iyice perçinlemiş.Üstelik takımın kalite seviyesinide arttırarak.Bugüne dair Umut'u konuşuruz lakin benim bu takımda en çok dikkatimi çeken yine,yeni,yeniden Selçuk İnan oldu.Belliki geçen sezondan devam edecek.Ve böyle giderse gün geçtikçe oyunu çok daha büyüyecek.

Nispeten geçen seneki takım.Hamit-danny-umut dışında.Umut-elmander aynı tip oyuncu.Bu ikiliyi görünce galatasarayın zor pozisyona gireceğini düşündüm.Yetenek bakımından kısıtlı olsada bu iki isim mücadele bakımından tahribatı çok yüksek bir ikili.Terim'de zaten bu kozu kullanmak amacı ile olsa gerek maçın başından sonuaa kadar bu iki ismin sürekli pres yapması ile rakibi bozup kazanılan toplarda pozisyon bulmayı amaçlamış.Ve zaten girilen pozisyonların neredeyse tamamı bu şekilde geldi.Zaaf haline gelebilecek bu ikili çok büyük bir silah haline dönüştü.



Danny zımba gibi bir savunma.Müthiş fizikli,süper bir atlet.Lakin aşırı özgüvenli.Bu aşırı özgüven başına çok iş açar.Bugün birkaç kere bunu gördük.Sallanmaya çok müsait.Terim eğer ondaki bu özelliği olumlu yolda törpüleyebilirse müthiş kazanç olur.

Umut her şartta faydalı olur.Elmander'in bıraktığı topta kaleciyle karşı karşıya topu dışarı attı.Selçuk'un pasında ise on numara kontrol,on numara top sürüş,on numara bitiricilik yaptı!Böylede enterasan bir adam.Onun varlığı Elmander'in üzerine binen yükü çok haifiletecek.Bu senenin en faydalı transferlerinden biri olur.

Hamit takıma hala soğuk.Bir takım adaptasyon problemleri var belli.Ağırlığını bir türlü hissettiremiyor.Onun kendini bulması,Melo'nun takıma girmesi ile bu ligin oldukça üstünde bir kadro olur bu takım.Amrabat ve Burak'ıda unutmamak lazım.

Sezonun ilk resmi maçı,fenerbahçe maçı,kupa finali ve zafer...Zaten rüzgarı arkasına almış bir camia olarak doping etkisi yaratacak bir zafer.Belliki bu takım çok büyük bir aksilik çıkmazsa lige yine ağırlığını koyacak.Sıra şimdi şampiyonlar ligi kurasını beklemede.Birde orayı görmekte fayda var...

10 Ağustos 2012 Cuma

Ve Yapbozun Son Parçası Da Tamamlandı


İki ay süren transfer çıkmazının ardından Melo defteride olumlu bir şekilde kapandı.Ve böylelikle önümüzdeki sezonun kadrosuda çok büyük ölçüde netleşti.Bir iki bölgeye kadroyu genişletmek için oyuncu almak dışında kemik transferler bitti.Ve böylece uzun süredir beklediğimiz kadronun şekillenmesi geçte olsa bitmiş oldu.

Öncelikle Melo transferinden başlamak gerek.Çok uzun süren hatta artık bir süre sonra bıktıran transfer müzakerelerinin ardından Melo'nun kiralanma hamlesi görünür itibariyle zorunlu ve hesapta olmayan bir şekil olsada içerik bakımından kiralama yöntemi on numara bir hamle oldu.Basında konuşulan 3+2 yıllık mukavele,istenilen maaş ve ödenecek olan bonservis galatasaray için hem büyük bir transfer adımı olacaktı hemde ciddi bir risk.Geçen sezon her ne kadar şampiyonluğun kilit isimlerinden biri olsada Melo profil bakımından riskli bir oyuncu kişiliğine sahip.Üstelik yaşınıda hesaba kattığınız vakit 5 yıllık uzun bir mukavele gelecek adına oluşacak olumsuz bir durumda elinizi kolunuzu bağlayabilir.İşte bu yüzden Melo'yu bir sene daha kiralamak çok akıllı bir hamle oldu.Sene sonunda daha düşük bir bonservis bedeline ve hatta daha düşük bir maaşa ve Melo konusunda önünüzü daha net görerek hareket edebilirsiniz bu hamleyle.Eğer istenmezsenizde geniş çaplı bir seçim havuzundan alternatiflerine daha rahat bir şekilde yönebilirisiniz.Çünkü şu saaten sonra Melo'nun yerine cebinize göre aynı ayarda bir oyuncu bulmak  imkansız.Üstelik hazırlık evresini kaçırmış olan ve risk yüzdesi yüksek bir transfer olacağınıda hesaba katarsak.Ve iki ciddi hazırlık maçıda gösterdiki bu takımın orta sahasının Melo'ya çok fazla ihtiyacı var.Bu yüzden Melo'nun kiralanma hamlesi gerek şekil bakımından gerekte oyuncu profili bakımından çok doğru bir transfer oldu.





İki ciddi hazırlık maçı gösterdiki Terim'in kafasında kısa vadede(en azından süper kupa maçına kadar) geçen sezon çok iyi işleyen 4-4-2 var.Ve eğer bunu uzun vadede kullanmak isterse gelecek sezon galatasarayın ideal 4-4-2'si yukarıdaki gibi olur.Özellikle Burak-Elmander uyumunun başarısı(ki Lazio maçında oldukça etkili bir ikili sinyali verdiler) bu sistemin kilidi olurlar.Elmander bu sistemin yine işleten elemanı olur.Yokluğunda Umut Elmander'in bulanabilecek en iyi alternatiflerinden birisidir.Belirtmekte fayda var:Umut transferi galatasaray adına çok önemli bir hamle oldu.Hem Elmander'in yükünü hafifletmek açısından hemde çok yönlülüğpü açısından çok önemli bir kazanım.Yerli olmasıda cabası.

Melo-Selçuk geçen sezonki performansları gibi top noktayı göremeseler bile bu sistemin ideal ikilisidir.Tıpkı geçen sezon olduğu gibi.Hamit sağı domine ederken Amrabat Terim tornası altında bu sistemin sadece yetenekli oyuncusu değil aynı zamanda ileri-geri çalışan bir işçisi olmak zorunda bu sistemin bir parçası olmak istiyorsa.

Defans kurgusunun ise hemen hemen bu şekilde olacağı kesin gibi.Bu sezon Semih 50 maçlık periyotta sakatlık olmazsa net 40-45 maç oynar.Ujfalusi ise yaşı gereği şampiyonlar ligi-lig maratonunda Danny ile sık sık yer değiştirir.Bu şekilde Danny Ujfalusi sonrası döneme iyice ısındırılır.Balta'nın alternatifsizliği ilerleyen dönemlerde doğabilecek aksiliklerde çok baş ağrıtır.Lakin oraya yerli piyasadan şu an birini bulmak imkansız.Hasan Ali vardı o da Fenerbahçeye gitti.Yabancı bir isim ise yabancı kontenjanı problemini doğurur.Yinede kiralık bir yabancı geçiş dönemi için ideal hamle olur.Eboue ise mevkisinin istisnasız takım içinde en iyisi.

Uzun vadede 4-4-2 şu an eldeki kadro için çok ideal değil.Çünkü bu formatta göbekteki ikilinin alternatifi şu an bu kadroda yok.Ceyhun savunma ağırlıklı tek yönlü bir orta saha.Culio belki bir nebze olsun orayı kıvırabilir.Geriye kalan isimler ise(Yekta,Engin) bu bölgeyi Melo-Selçuk ikilisi olmadığı zamanlar idare etmekten öteye geçmez.İşte bu yüzden bu sistem Melo-Selçuk ikilisine çok yük bindirir.Üstelik şampiyonlar liginide varsayarsak olası bir sakatlıkları takımın tüm ritmini bozar.



İşte bu yüzden galatasaraya şu an eldeki kadro itibariyle en uygun sistemin yukarıdaki gibi bir 4-3-3'ün olduğunu düşünüyorum.Gerek takımı rahatlatması bakımından gerekte rotasyonu genişletmesi bakımından uzun vadede en ideal formasyon 4-3-3.Yada onun bir türevi olan 4-1-2-3.

İlk olarak ileri üçlüden başlayacak olursak Burak'ın bir gol makinesine dönüştüğü yer olan santrafordan onu koparmamak lazım.Burak sağ forvet özellikli bir oyuncu değil.Rakibini kovalamaz,savunma anlamında kendi koridorunu kapatamaz.Ha bunları yapmaya kalkarsada onu Burak yapan,galatasaraya transfer olmasını sağlayan özellikleri gösteremez.O yüzden ona sahada özgürlük verilmeli golcülük yeteneklerini rahatça sergileyebilmesi için.Bu yüzden bu takım santraforunun birinci tercihi Burak olmalı.

Elmander ise sağ forvet için biçilmiş kaftan.90 dk boyunca sahip olduğu enerji ve taktik disiplin ile hem Eboue'ye ciddi katkıları olur hemde Burak'a.Elmander'in özverili ve yardımlaşmayı seven oyunu bu mevkinin bir numarası yapar.Arkasındaki Umut'ta burası için çok iyi bir alternatif.Portekiz maçında bu bölgede gösterdiği etkili performans onun için en iyi referans olsa gerek.Sol forvet içinse Amrabat birinci aday olur.4-4-2 onu çok zorlayabilirken bu sistem yeteneklerini daha rahat sergilemesini sağlayabilir.Savunma anlamında sol iç Selçuk'un yardımı ve sol bek Hakan'ın savunma gücü onu daha az yıpratır.Ve bu sistem onun takıma adaptasyon süresini daha aşağı çeker.


Her sistemin olduğu gibi bu sisteminde kilididir orta saha göbeği.Bu sistemin Terim için en büyük avantajı orta saha bloğunun çeşitlendirilmesi.Bu üçlüde Ceyhun'a yer açılır.Üçlünün savunmaya dönük oyununda iş yapar.Culio sol içi götürür.Yekta,Engin'de bu üçlüye alternatif olabilir.4-4-2'nin alternatifsiz orta saha bloğu bu sistemde görevlerin farklılıaşması sebebiyle daha alternatifli bir hale gelir.Takımın idal 11'inde Selçuk sol iç,Hamit sağ iç biçilmiş kaftandır.Ben şahsen Hamit'in en ideal yerinin 4-3-3'ün sağ içi olduğunu düşünüyorum.Üstelik açık oynama özelliği savunma-hücum geçişlerinde sağ koridor için idealdir.Selçuk'un sol iç oyununda Balta'nın defans ağırlıklı oyunu onun ofansif özelliklerini daha net göstermesini sağlar.Hamit ve Selçuk'un arkasında kesici rolde Melo öndeki ikiliyi çok rahatlatır.Üstelik top kullanma becerisi sistemin işlerlerğini bir seviye yukarı çeker.

Gerek 4-4-2 gerekse 4-3-3'te ideal 11'in dışında oluşturulan kadrolara bakılırsa bu konuda galatasarayın bu sezon daha zengin bir yapıya sahip olduğu görülüyor.Şampiyonlar ligi-lig maratonunda kilit kelimenin eldeki kadroyu zinde ve formda tutmak adına rotasyon olduğunu düşünürsek geniş bir kadro kurmanın yararı daha net anlaşılır.4-4-2 formasyonlu dizilişinin ikinci takımı şu şekilde olabilir:


Savunma hattında Çağlar çok yetersiz kalır.Gökhan kısa vadede iyi bir yedektir(misal geçen sezonun ilk 7 haftasında sakatlanana kadar çok iyi oynamıştı).Sabri'de Eboue'nin alternatifi olur.

Bu sistemde Ceyhun'a yer açılmaz.Göbekteki ikili bu sistemi kaldıramaz.Engin Terim'in en büyük jokerlerinden birisi.Onu bu sezon eksik gördüğü birçok yere yama olarak kullanacaktır.Onun yerine burada Yekta'da denenebilir.Culio yerine göre sol kanatta da görev alabilir.Aydın'ı geçen sezonun son hafatlarından beri beğeniyorum.O eski yerden kalkamayan Aydın yerine ayağa yere sağlam basan,ne yaptığını bilen,özgüveni yerinde bir Aydın var.Terim ondan bir silah yaratmayı başardı.Şu an için sağ taraftaki ikini tercihlerden biri.Emre'de sol taraf için Terim'in kafasından geçen isimlerden biri.Hazırlık kampını çok iyi geçirdiği söyleniyor.Bu sezon onun için çok kritik.Yıldız adayı adı altında bu sezon futbolunu birkeç seviye yukarı çıkarmalı.Yoksa büyük bir hayal kırıklığından öteye gidemez.

Forvet ikilisinden Umut baştada söylediğim gibi on numara transfer.Bu takıma her türlü katkı sağlar.Gerek santrafor gerek sağ forvet.Necati'nin en büyük sorunu yavaş olması.Ama her konuda yavaş olması.Gerek pas atmada,gerek düşündüğünü uygulamada.Geçen sezon görevini çok iyi yaptı.Bu sezon da görev verildiği maçlarda katkı sağlar.Lakin çok sık oynayacağını sanmıyorum

Ama bu sistemin yedek ağırlıklı 4-4-2'si işlemez.Yada şöyle diyelim çok büyük sıkıntı olur.Özellikle orta saha ikilisi bakımından.Birde 4-3-3'ün ideal 11 dışındaki isimlerine bakalım:


Bu sistemde Ceyhun tam kendi oyun özelliklerine göre yer bulur.Culio sol iç,yekta sağ iç yada Engin sağ iç gayet iyi verim verir.Umut'u forvete kaydırıp yerine Aydın'da kullanılabilir.Bu sistem gerek ilk 11 için gerekse alternatif kadro bakımından daha ferahlatıcı bir sistem olur.Bu sistemde işlevsel bakımdan her oyuncuya yer çıkar.

Bütün bunların yanında kadroda tasfiyelerinde varolacağını düşünmek lazım.Misal şişkin forvet bölgesinde Baros'a artık yer yok gibi.Zaten Baros'ta artık bu takımda misyonunu tamamladı.Şampiyonluğunuda gördü.Artık galatasaraya vereceği birşeyi kaldığını sanmıyorum.

Riera'da aldığı maaş bakımından çok göze batıyor.Oynadığı mevkide hem Amrabat hem Emre onun önünde.Üstelik orada Culio'da kullanılabilir.Bu yüzden yedek oturursa ki yüksek ihitimal yedek olacak bu biraz lükse kaçan bir durum olacak.Acaba Terim onun geçen sezon olduğu gibi bir sol bek alternatifi olarak kadroda tutabilir mi diye düşünmeden edemiyorum.Çünkü sezon başı antrenmanlarda Riera'yı sol bekte denediğine dair haberler çıkmıştı.Muhtemel dahilinde olabilir.

Sercan'da bu sene kalırsa pek birşey veremez.Geçen sene bulduğu şansları hiç iyi kullanamadı.Her iki sistem içinde ona yer bulmak çok zor.Kiralık gitmesi onu adına daha iyi olur.

Gelenleriyle,gidenleriyle bu sezon galatasarayın yol haritası bu şekilde.Melo'nunda gelmesiyle takımda eksik olan parçalar tamamlandı.Bu sezonki transfer politikası eksikleri gidermeye yönlik oldu.Bu çok önemli işte.Şampiyon olan takımın eksik noktalarına takviler yapıldı.Geçen sezon gün gibi aşikar olan eksiklikler giderildi.Ha herşey dört dörtlük mü?Tabiki hayır.Fakat bütün eksikleri bir anda kapatmak imkansız.12 ağustos günü ilk resmi maça çıkacak galatasaray.İşte o zaman bu takımın eksiğini gediğini daha net göreceğiz.
 

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Futboluna Akıl Katmak


Futbolun temel dinamiğinin hep akıl olduğunu düşünürüm.İnsan doğasının da.Yaptığın herhangi bir işe akıl katabilme becerin seni hep diğerlerinden farklı kılar.Seviye atlattırır.

Son 10 yıllık futbol evriminde fiziğin yavaş yavaş futbolun bütün dinamiklerinin önüne geçtiği dönemde Barcelona olgusu bize her daim aklın ve yeteneğin futbolda bir numara olduğunu gösterdi.Aklın olduğu yerde iyi harmanlanmış bir yetenek her türlü fiziksel gücün üstesinden gelebilir.Bunu bize Barcelona çok gösterdi.İyikide gösterdi.Çünkü dünya futbolu yeni gelen nesli kas yığınlarına çevirmek yerine saf yeteneği akılla işleme yoluna gitmeye başladı.Yavaş yavaş yeteneğin önemini kaybettiği bir anda fiziksel gücün yetenek karşısındaki çaresizlikleri birazda onları bu yola itti.

Oynadığınız oyuna akıl katmak sadece hücum oyuncularının işi değildir.Bir defans oyuncusu da hatta bir kaleci de oynadığı futboa akıl katarak meslektaşları ile arasındaki farkındalığı ortaya çıkarabilir.Ki hatta defans oyuncusu gibi fiziki unsurun ön planda tutulduğu bir mevkide futbolunuza akıl unsurunu çok net bir şekilde enjekte edebilirseniz diğer meslektaşlarınızın çok önüne geçebilirsiniz.

Futbolun herhangi bir mevkisi farketmez.Oynadığınız oyunda akıl nihai hedef olmalıdır.Dünya standartlarında olmak ve talep gören bir isim olmak için.

Lazio maçını izleyen bir adamın Semih Kaya'ya hayran olmaması içten değil.Her topa atlaması,düşüp zaman kaybetmeden kalkıp tekrardan ikinci hamleyi yapması,hamle çabuklukları,sürekli konsantrasyonunu üst sevide koruması,fiziki gücü,soğuk kanlılığı vs...Üstelik bu adam üç gün önce oynanan bir hazırlık maçında sakatlanmış.Ona rağmen her yere atlıyor,her noktaya müdahale ediyor.Ciddi müdaheleler,sert ve sakatlanma olasılığı yüksek müdaheleler.Belliki kendine çok iyi bakıyor.Genç olmanın verdiği enerji ile rakiplerini fiziki olarak eziyor.Lakin oyununa çok fazla akıl katamadığı gerçeği var.Sahaya çıkarken sadece fiziksel güç silahını kullanıyor.Ve şimdilik bu onu fazlasıyla götürüyor.



Misal Bülent Korkmaz'da hemen hemen Semih'le aynı oyun karakterine sahipti.Fiziksel ve mental gücü onun rakipleri karşısındaki en büyük silahıydı.İşin akıl kısmını çok fazla becerebilidğini söylemek zor.Zaten o işleri Popescu yapıyordu.Lakin muazzam bir oyun karakteri olmasına rağmen oyunundaki akıl eksikliği onu tarihin en iyi savunmacılarından biri yapmayı engelledi.Zamanın belkide en iyi savunmacılarından bir olabilirdi yada o müthiş yürekle çok büyük kulüplerde forma giyebilirdi.Lakin oyun aklı eksikti.Yokse gittiği her yere Popescu'yuda götürmeliydi.

Futbol artık bambaşka bir boyut aldı.3. lig takımları bile topun değerini bilerek oyunuyorlar.Pas yap,bilinçli oyna ve topa hükmet.Bugün kalecilerin bile top tekniği yüksek olan ve oyunu iyi okuyabilen kesimi ayakta kalıyor.Büyük kulüpler artık salt topu kesen stoper yerine oyun kurma becerisi olanını da arıyorlar.Yani komple oyuncu arıyorlar.Komple santrafor,komple stoper,komple orta saha...Bu yoksa evrensel olabilmeniz çok zorlaşıyor.

Semih henüz 21 yaşında.Bir stoper için daha yeni yeni oynadığını farz edersek gelişimi henüz başladı.Şu anda en büyük silahı fizik.Rakiplerine karşı üstünlüğü hep bu şekilde kuruyor.Lakin bu fiziğin yanına aklıda eklemeli.Çünkü bu toptan topa atlamaların vücut tarafından kaldıralamayacağı zamanlarda gelecek.İşte o zaman akıl devereye girecek.Oyun aklı,futbol aklı.İşte o zaman 36'sında dahi aranan bir adam olacak.Tıpkı partneri.İşte o zaman Edirne'nin ötesine geçmesi çok daha kolay olacak.

5 Ağustos 2012 Pazar

Galatasaray 1-0 Lazio / Hazırlıklara Devam



Dünkü hazırlık maçının şöyle bir önemi vardı süper kupa finaline sayılı günler kaldığı şu dönemde Terim'in kafasındaki ideal 11'i görmek açısından önemli bir maçtı.Tabiki galatasaray adınada hazırlık kampının en ciddi maçı olması sebebiyle dikkate değer bir karşılaşmaydı.Bu yüzden sezona dair bir takım düşünceler edninebilmek adına bu maç oldukça zihin açıcı oldu.


Yukarıdaki tablo dünkü maçın 11'i.Bir hazırlık maçı olması sebebiyle çok fazla ayrıntıya girmekten ziyade birkaç temel noktaya değinmek lazım.O yüzden dikkatimi çeken şeylerden kısa kısa bahsetmek istiyorum.

Terim'in şu an için kafasında geçen sene işleyen bir 4-4-2'yi bozmak gibi bir niyeti yok.En azından süper kupa maçına bu şekilde bir formasyonla çıkacağını tahmin etmek güç değil.Sonuçta Lazio maçı hazırlık döneminin en önemli maçı olduğu gibi süper kupa maçınada en ciddi hazırlık.Ve dün gece yapılan oyuncu değişikleri ve sahaya çıkan kadrodan da gördüğümüz kadarıyla süper kupaya bu diziliş uygulanacak gibi.

Öte yandan şunu çok net söylemek lazımki Elmander-Burak uyumu da Terim'i bu sisteme yöneltebilir.Çünkü bu ikili gerçekten iyi bir senkronizasyon yakalamış görünüyor.Elmander'in bol yardımlaşmalı ve özverili oyunu Burak gibi fırsatçı ve hareketli bir golcüyle birleşince ortaya iyi bir karışım çıkmış gibi görünüyor.

Kaldıki ilerideki forvet ikilisinden biri Elmander yada Umut olunca bu sisteme klasik bir 4-4-2 demek yanlış olur.Oyunun savunma ve hücum yönünde sizin elinizi güçlendiren ve iki forvetli sistemin dezavantajlarını minumua indiren ikililerdir bunlar.O yüzden bu  adamların olduğu yerde çok fazla sisteme takılmamak lazım.



Dün Hamit'i çok tutuk ve silik gördüm.Bu Hamit'in tarzı değildir.Belliki henüz galatasaray formasına ısınamamış.Hamit'in en büyük özelliklerinden biri liderlik ve toplayıcılık vasıflerıdır.Lakin dün bu özelliklerinden eser yoktu.Zamanla bu takımın lideri olması içten bile değil.O yüzden beklemek gerek.

Dün sahaya çıkan 11'de sadece Hamit ve Burak yeni transfer olarak yer aldılar.Dolayısıyla dünkü oyun bize oturmuş bir kadronun artısılarını gösterdi.Çok iyi oynamadan birlikte oynamaya alışmış ve sistemi özümsemiş bir ekibin galibiyeti.

Geçen sezonki sistem devam etsede Melo'nun yokluğu ciddi şekilde hissediliyordu.Onun yokluğu Selçuk'un performansını da etkiliyor.Selçuk'un bir röportajında okumuştum galiba ''Melo ile çok iyi anlaşıyoruz.Onun varlığı benim daha rahat hücuma çıkmamı sağlıyor.Aramızda güzel bir iletişim var'' gibisinden birşeyler söylemişti.Kolay değil bu tip uyumları yakalamak.Dünkü maçta bunu birkez daha gördük.

Gelecek sezon saha dizilişimiz bu olacak veya şu olacak demekten daha ziyade süper kupa maçına geçen sezondan kalma sistemle çıkacağımızı çok net söyleyebilirim.Uzun vadede gelecek olan isimlere göre ve rakiplerin seviyesine göre sezon genelinde farklı formasyonlar denenebilir.Bu yüzden şimdiden uzun vadeli konuşmak yersiz olur.

Ve son olarakta geçen sezon yaşanılan geniş kadro eksikliği belli mevkiler dışında büyük ölçüde giderilmiş.Eldeki kadro geniş olduğu kadar farklı dizilişler bakımından da Terim'in elini güçlendirecek bir kadro.Kaldıki daha tasfiye edilecek oyuncular var.

Ayın 8'indeki Fiorentina maçı tamaıyla fenerbahçe maçının bir provası olur.Fenerbahçe maçıda sezonun genelinin provası...

3 Ağustos 2012 Cuma

Hagi Vs. Zidane

Wing Back Left



Bırakmış dediler...Üzüldüm...

Vizyon Mu Vizyonsuzluk Mu?



Yıl 2006.Fenerbahçe şampiyonlar ligi ön elemesinde D.Kiev ile karşılaştı ve elendi.Ve hemen ertesinde havaalanında Lugano-Deivid boy gösterdi.(Edu da varmıydı bu kafilede tam olarak hatırlayamıyorum).

Yıl 2008.Galatasaray şampiyonlar ligi ön elemesinde Steau ile karşılaştı ve elendi.Akabinde kaleci eksikliğinin bariz olduğu bilinmesine rağmen Aykut'un tura mal olan hatalarından sonra De Santis transfer edildi.

Ve yıl 2012.Fenerbahçe şampiyonlar ligi ön elemesinde nispeten turun kolay aşamasında sahasında Vaslui ile 1-1 berabere kalarak turu zora sokuyor ve hemen ertesi gün Krasic'i transfer ediyor.

İnsan şimdi bu durumda bu yapılan transferlere bir vizyon göstergesi olarak mı algılamalı yoksa bir vizyonsuzluk göstergesi olarak mı algılamalı tam karar veremiyor.Yada şu soruyu sormadan edemiyor ''madem bu adamı iş zora girince hemen transfer etme kudretin vardı da daha önce niye almadın?''.

Tura göre transfer yapmak bu ülkenin bir alışkanlığı haline gelmiş.''Bu turu geçip şampiyonlar ligine kalırsak büyük transferler yaparız ha geçemezsek aynen bu kadroyla devam'' mantığı var bu ülkede.Yahu takım kuruyorsun arkadaş.Eksik aynı eksik gedik aynı gedik.Bunun şampiyonlar ligi yerel ligi olmaz.Yap transferini kur takımını turu geçemezsen geçemezsin.Tur zora girince yahut elenilince transfer yapmanın pek bir anlamı kalmıyor.Tabiki büyük düşünüyorsanız.Bu hatayı fenerbahçede yaptı,galatasarayda.

Krasic ise fenerbahçe için bitmeyen bir sevdaydı.Yanılmıyorsam son 2-3 senedir çok istiyorlardı.Sonunda oldu.Gerek bonserviste dönen gerekte maaşta dönen paralara bakınca normal paralar.O bakımdan temiz bir transfer olarak görüyorum.Kaliteli bir eleman yaşıda henüz 27'di.Juventus'daki performans silikliği bence çok dikkate değer olmamalı.Çünkü Juventus Seri A'ya çıktıktan sonra kendine gelene kadar çok oyuncu öğüttü.Bu sirkülasyon içinde çok kaliteli isimler birşey yapamadan ayrıldılar Juventus'tan.Misal Diego,Melo,Krasic.O yüzden Juventus referansını çok fazla dikkate almamak lazım diyorum.Misal geçen sezon Melo geldiği vakit altın bidona çok atıfta bulunulmuştu.Lakin oranın altın bidonu buranın yıldızı oldu.Bu tip durumlarda liglerin kalite farkını iyi analiz etmek lazım.Orada bidon seçilen adam burayı performansıyla sallayabilir.Bkz. Melo,Appiah.

Fenerbahçenin Krasic transferinin bir açılımıda bu sezon Alexsiz fenerbahçeyi bayağı bi seyredeceğimizdir..Çünkü bu transfer Aykut Kocaman'a taktik esneklik sağlamak açısından önemli bir adım oldu.Gerek o çok istediği direkt kaleye hızlı giden 4-3-3'ü uygulama bakımından(ki Krasic oyun karakteri bakımından bu sisteme çok yatkın olmayabilir vayahut çok üretken olmayabilir) gerekse yer yer 4-4-2'ye dönme bakımından(ki Krasic'ten en iyi verim alınabileek sistemdir) Krasic Aykut Kocaman için önemli bir transfer oldu.

Diğer yandan bu transfer fenerbahçenin forvet bölgesindeki formsuzluğana ve alternatifsizliğene yapılan bir hamle.Ki bence Krasic'in asıl alınma nedeni bu.Sow üzerinde kara bulutlar dolaşırken ona Semih ve Bienvenu ile çare bulmaya çalışan Aykut Kocaman bu transfer ile Sow'un en büyük alternatifi olarak Kuyt'ı listesine almış oldu.Böylece forvetteki Sow'a mahkumiyetten bir nebze olsun kurtulmuş oldu.Ha bu ne kadar başarılı olur o bilinmez.

Lakin Krasic hattı zatında iyi bir transfer olsada teşhisin yanlış yere konulduğu kanısındayım.Bugün fenerbahçenin elzem transferi orta saha göbeğidir.Baroni-Topal hantallığı fenerbahçenin temposunu yerlerde sürüyor.Bu Vaslui maçında çok net görüldü.Bu iki isimde topu ayağına alıp,düşünme ve uygulama açısından çok zaman yiyen isimler.Fenerbahçe oyunu kontrol altında tutsada ileriye dönük efektiflik zaafı onları zor maç kazanan bir ekip haline getiriyor.O yüzden hem Topal hem Baroni'nin varlığı fenerbahçeye el freni oluyor.Bu iki isimden birinin kesinlikle dikine çok çabuk oynayan,çabuk düşünen bir isim olması lazım.Misal Emre'nin 4-5 yaş genç hallerindeki gibi.Muhtemelen orayada bir transfer düşünüyorlardır.Lakin eli çabuk tutmakta fayda var.Çünkü o bölgeye dikine oynama becerisi gelişmiş bir oyuncu alınmadığı sürece Krasic transferinin pek bir önemi kalmaz.Çünkü fenerbahçede asıl sorun o bölgede.

Fenerbahçenin bu sezonki transfer hamllerini ve iskeletini sağlama alma çalışmalarını(varolan kadronun kilit isimlerinin sözleşmelerini uzatmalarını) çok beğenmekteyim.Eskisi gibi transfer hoyratlığından ziyade uzun yıllardır varolan iskelet kadronun eksiklerini temin etme yolunda başarılı işler yapıyorlar.Lakin yazının en başında da dediğim gibi tura göre transfer yapma eğilimleri onlara yine pahalıya patlayabilir.Romanyada zor bir maç onları bekliyor.Bu turu geçerlerse bir sonraki tur çok daha zor olacak.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Sadeliğin Güzelliği


Mevzu Maradona değil bu fotoğrafta.O yan unsur.Burada asıl mesele sadeliğin güzelliği.Eskilerin basitliği ve akabinde getirdiği güzellik.Ayakta terlik,altında dikiş top ve ona hükmeden saf bir yetenek.Ne şimdikiler gibi elmasdan kramponlar nede son teknoloji ürünü toplar var.Nede haybeye şişirilmiş yıldızlar.O yüzden güzeldir bu fotoğraf.Çünkü bu fotoğrafta eskilerin tutkusu ve yeteneği var...