26 Eylül 2014 Cuma

İsimler Üzerinden Dönen Beyhude Çabalar






Çok değil 3 sene hem yönetimsel hem de sportif açıdan dibe vurmuş bir kulüp.Aradan geçen 3 senede şampiyonluklar kazanmış,avrupada turlar atlamış bir kulüp.Ve şimdi yine yönetimsel bir krize girmiş bir kulüp.Üstelik sportif belirsizlik had safhada.

Dünya üzerinde"ben büyük kulübüm,ben köklü geleneğe sahibim" diyen hiçbir kulübün yaşamayacağı dalgalanmalardır bunlardır.Bu kadar sık aralıklarla kendini "büyük kulüp" sıfatına sokan bir camia uçlarda dalgalanmalar yaşar mı?"Köklü geleneklere sahip bir kulüp bu kadar mı anlık,geçmişinden bağımsız kargaşaya sürüklenir durur?

"İsimlerin önemi yoktur önemli olan armalardır" diyoruzda bugünün türk sporunda bunu düşünmek bile imkansız noktaya geldi.Memleketin her damarına yayılmış "adamcılık" anlayışı.Bir adamın varlığı var olan yapının gelişimi için şart olmamalı.

Galatasaray yine iç dinamiklerinin yılmaz  hoyratlığı,akıl almaz ali cengiz oyunlarıyla yine hesapta olmayan bir seçime gidiyor.Bu kulübün kaderi bu.Bir takım küçük beyinli insanların oyuncağı olarak kalacak hep galatasaray.Gündem seçim.Lakin ortada hep isimler ve camiadaki "ağırlıkları" üzerinden dönüyor muhabbetler.Kim camiada daha "ağırsa" ona verecekler galiba başkanlığı.Ortada ne bir proje var ne de seçilmek için öne atılmış bir söz.21. yüzyılın futbolunda biz yönetimleri hala "ağırlığınca" seçmekten yanayız.O yüzdendirki camianın ağır topları çekip çıkaracak bizi bu "sözde" kaostan anasını satayım.

Han olur?Takarız bu şekilde ağır aksak dördüncü yıldızı.Gelir kupalar,şampiyonluklarda bunun gerisi gelmez işte.Zaten bu ligde son 14 yılda şampiyonluk galatasaraya istatistiksel olarak her 2-3 seneye bir geliyor.Çok kasmaya lüzum yok o yüzden.Ya ötesi?Ötesi istemeyeceksek ne anlamı kaldı yarışmanın?Kendi çöplüğümüzde abuk sabuk yapılanmalar içinde oynayacaksak,kendi pisliğimizde boğulmaktan başka ne geçecek elimize?

Bugün galatasaray başkanını arıyor ve 80'lerin kafasından başka aday çıkan kimse yok.80'lerin kafası da başkan olursa 80'lere döneriz olur biter.Annemizin liginde paylaşılmış,içi boşaltılmış,bi boka yaramayan "süper" lig şampiyonluklarını kutlar kutlar mutlu oluruz.

18 Eylül 2014 Perşembe

Sıcak Temas



Selçuk İnan'ın menajeri Batur Altıparmak bir takım açıklamalar yapmış. kısaca özeti Selçuk'un form düşüklüğünü oynadığı mevkiye bağlamış ve aba altından Melo'nun şovmenlik yaptığını söylemiş.

Neresinden tutarsan tut çok sakıncalı açıklamalar.Takım içindeki bir futbolcunun menajerinin futbolcudan habersiz bu tip bıçak sırtı bir açıklama yapacağına pek ihtimal vermiyorum.Yada şöyle bakmak lazım en masumundan Batur Altıparmak "dost meclisinde" Selçuk'la geçen yakınmaları basına açıklamıştır.

Hazır galatasarayda divan toplantısının sıcağı ve gerilimi düşmemişken Selçuk İnan olayının Anderlecht maçında iyice ayyuka çıkmasıyla durum iyice "sıcak tems " halini aldı.Tek tek incelemek gerek bu mevzuyu.

Mehmet Demirkol Anderlecht maç yazısında şu cümleyi kullanması dikkatimi çekmişti."Selçuk kendisine negatif nasihat veren kitleden kurtulmalı" minvalinde bir cümle kullanmıştı.İlginç bulmuştum.Lakin bugün menajerinin açıklamalarına bakınca o cümlenin çok manidar olduğunu anladım.

Bir menajer oyuncusunun saha içi dizilişteki başarısızlığını teknik ayrıntılarıyla irdeleyerek,"aslında şurda oynasa daha iyi verim verecek" demeye getiriyorsa o işi çok sakat durumlar mevcut demektir.Alenen teknik adama yol göstermek,oyuncusunun başarısızlığını teknik adamına bağlamak çok sağlıksız bir durum.Selçuk İnan'ın menajeri olduğundan bu düşüncelerin geneline Selçuk'un da sahip olduğunu dolaylı olarak düşünebiliriz.İşin trajik tarafı ise Prandelli'nin herşeye rağmen Selçuk'a sahip çıkıp,kol kanat germesinin ardından menajerinin Prandelli'yi hedef göstermesi.

21. yüzyılın futbolunda artık mevkisel kapris yapabilecek oyuncu kalmadı gibi.İbrahimovic yada messi gibi insanüstü yeteneklerle bezenmemişseniz çıkıpta mevkisel kapris yapma hakkınız yok.Bugün bir şirkette kimse "aslında ben iyi ceoluk yaparım ama" deyip kapris yapamazsa sahadaki futbolcuda teknik adamının verdiği görevi yerine getirmek zorunda.Bu eski zihniyet bir yapıydı galatasarayda.Teknik adamının görevlerini beğenmeyen topçu sakal bırakır,yüzü asık gezer,negatif enerji yayardı etrafına.Günümüzün futbolunda bunu görmek üzücü.

Heleki Selçuk'un menajerinin Melo^yu hedef alması tam bir fiyasko.Takımiçi birlikteliği çok sarsacak bir yaklaşım.Eğer Selçuk'un da böyle düşündüğü varsayarsak çok vahim bir durum var demektir takımda.Geçen seneki Gökhan Zan olayında "biz-siz" durumu varsa takımda vayki ne vay.

Selçuk neden böyle,neden şöyle analizlerine girmeyeceğim.Tribün ıslıklaması olayına ezelden beri karşı olduğum gibi bu gerzekçe hareketi de bir türlü bir mantık çerçevesine oturtamadım.Ana fikir olarak para verip takıma destek vermek isteyen bir kitle neden kösterk olma çabasına girerki?Muallak bir durun.Lakin geçen seneki fenerbahçe maçında Selçuk'un formayı çıkarıp "ben oynamıyorum" triplerinden sonra çok mesafeli oldum Selçuk'a karşı.Üstelik sahada ezeli rakiple alenen bir harp varken,kaptan olarak takımını terkedip gitme çabası büyük bir tükenmişlikti.Mental olarak Selçuk'un ne kadar zayıf olduğunu orda anladım.Gelen tepkilerden bu kadar çabuk etkilenmesi ve çok büyük reaksizyon göstermesi büyün hata.Ve hala kafasını toplayamadı Selçuk.Ve bence menajerinin bu son açıklamaları da Selçuk'un da takımdan yavaş yavaş gitmek istemesine işaret gibi.

Son iki sezonda 100 maç devirmiş bir adamın bu kadar sallanmasını normal karşılayabiliriz bir nebze.Lakin yapılan açıklamalar,gösterilen reaksiyonlar fazla sükseli,fazla yıpratıcı.Tek temennimiz var kulüpteki bu yıkıcı fırtınanın yaklaştığı şu günlerde umarım sağlıklı şekilde ayakta kalabiliriz.