2 Kasım 2014 Pazar

Türkiyede Sportif Direktör Zorunluluğu





Bugüne kadar çok konu edinildi bu topraklarda sportif direktör mevzusu.Çok tartışıldı.Bu tartışmaların sonunda da "bu iş bu ülkede olmaz" düsturunda birleşti herkes.Sonuçta malum örneklerinde başarısızlığı bu kanıyı güçlendirdi ve bizlere önemli bir argüman sundu.

Üç büyükler nezdinde fenerbahçeyle başladı sportif direktörlük mevzusu.Belkide en olmayacak,kulüp dinamikleri gereği en kafa karıştırıcı işti Aykut Kocaman'ın fenerbahçenin sportif direktörlüğe gelişi.Nitekim kavram kargaşası olarak başlayan bu iş Aykut Kocaman'ın takım elbiseyi çıkarıp eşofmanlarla takımın başına geçmesiyle son buldu.Bu dakikadan sonra türkiyede sportif direktörlük takımın potansiyel teknik direktörü olarak görülmeye başlandı.

Geçtiğimiz sezon Önder Özen'in beşiktaşta bu görevi üstlenmesi ve 1-1.5 sene sonra görevinden ayrılması artık buralarda bu işin yürümeyeceğinin kesin kanıtı gibiydi.Lakin galatasarayın son 3-4 ayını baz alırsak bence bu işin en olması gereken ülkesi burası.Günlük saha içi ve saha dışı dinamiklerin bu kadar hızlı değiştiği bir ülkede sabit bir futbol aklının bu ülke şartlarındaki her kulüp için olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.Açıklayalım.

Sportif direktör en kestirme tanımıyla yönetim ve teknik adam arasındaki tampon bölgedir.Teknik adamın sadece saha içine focuslanacağı(antrenman,takım seçimi,taktik çalışma,...) bir ortam oluşturmak şart.Geri kalan sevk ve idare gibi işler olsun,kamp programları olsun,transfer bütçesi ve bütçeye ve kulüp oyun yapısına uygun oyuncu tercihleri olsun sportif direktör sorumluluğundadır.Özellikle transfer konusundaki bir algı yanlışlığını düzeltmek gerek.Transfer tamamıyla sportif direktörün işi değildir.Yönetimin belirlediği bütçeler dahilinde teknik adam ve transfer komitesiyle koordineli bir çalışmadır transfer işi.Özellikle bu ülkeye gelen yabancı teknik adamlar için saha dışı faktörlerle uğraşmak çok fazla zaman ve enerji kaybı oluşturuyor.Bunu gidermenin en önemli noktasının sportif direktörlük müessesi olduğunu düşünüyorum.

Prandelli'nin son 2-3 ayda seçim nedeniyle kulübün ne kadar başı boş bırakılmasında ötürü birçok sorunla boğuşmak zorunda kaldığını gördük.Hatta boğuşamadığını gördük.Saha dışında bu kadar problemi aşıp,yeni geldiğiniz bir ülkeye  bu kadar yabancıyken sahada tıkır tıkır işleyen bir takım yaratmanız çok zor.

Teknik adam değişiminin takımı değiştirmesini geçtim yönetim değişikliği bile saha içini bu kadar direkt etkiliyorsa bu işte çok büyük sorun vardır.Eski yönetimde kadro dışılar yeni yönetimle birlikte iki idmanla onbir çıkmak gibi abukluklara maruz kalıyorsak bu kadar dalgalanmanın olduğu,bu kadar dinamik dengelerin olduğu bir ortamda sabit bir futbol aklı da elzemdir.Teknik adam gidebilir,yönetimler değişebilir fakat yukarıda bir futbol aklı olaya hakim olduğu sürece bu tip abuklukları yaşama olasılığımız kalmaz.

Transfer yanlışlarını da bu kefeye koyabiliriz.Misal geçen sezon devre arası transfer politikası ve yapılan transferler Mancini'nin gidişi ile tamamen çöp haline geldi.Onca para ve yatırım resmen boşa gitti desek yanlış olmaz.Zaten yapılan hamleler belirli mantıkla yapılmayınca birde üstüne bu hamleleri kullanması istenen teknik adam takımdan gönderilince bütün bu hamleler zarar hanenize yazılıyor.

Galatasarayın geldiği duru göstermiştirki bu ülkede sportif direkötrlük olmaz değil bilakis çok elzemdir.Galatasarayın son 2-3 ayı bunu çok net göstermiştir.Ben demiyorumki "hadi dortmund'un Zorc modelini örnek alalım yada City'nin Begristian modelini örnek alalım".Ülkem insanın huyudur birşey yapalım deyince hemen hedefi en top seviyeden koyar.Altyapıdan oyuncu çıkaralım deriz Barca modelini isteriz,genç oyuncu alıp satalım deriz Porto'dan dem vururuz.Bu kadar geri kalmış futbol ortamında top örnekleri değilde ana fikri alıp ülke içi dinamiklerin izin verdiği ölçüde bir model çıkartabiliriz.Sportif direktörlük kıstaslarının bu yapıda avrupayla bir olması mümkün değil zaten.Ama kendi ölçütlerinde kulüpteki dinamik değişimlerden etkilenmeyecek bir futbol aklı rahatlıkla yaratabiliriz.Öbür türlü teknik adam değişimlerinin,yönetim değişimlerinin kulübü bir o yana bir yana salladğını daha çok görürüz.

Hiç yorum yok: