The Dammed United filminde Brian Clough'un Leeds United'ın başındaki ilk iş günü şöyle anlatılır:
Leeds'in başında çok başarılı sezonlar geçiren Don Revie İngiltere milli takımının başına geçer.Leeds'in boşalan teknik direktörlük koltuğuna ise mesleki hayatta can düşmanı olan Brian Clough getirilir.Brian Clough'un başına geçtiği Leeds tam anlamıyla Don Revie'nin mirasıdır.Bunun farkında olan Brian Clough ise bunu değiştirmeye kararlıdır.Ve öncelikle işe eski teknik direktörlerine sadakatle bağlı oyuncularından başlamak ister.İlk iş günü antrenman sahasına çıkar ve etrafına topladığı oyuncularına şu can alıcıyı konuşmayı yapar:
''Hepiniz milli takım oyuncusu olabilirsiniz hatta ülkede kazanılacak tüm kupaları kazanmış da olabilirsiniz Don Revie yönetiminde.Ancak bana kalırsa,benim için yapabilceğiniz ilk şey tüm o madalyalarınızı,kupalarınızı,tüm çanak çömleklerinizi bulduğunuz en büyük çöp tenekesine atmaktır.Çünkü hiçbirini dürüstçe kazanmadınız.Hepsini sapına kadar hileyle kazandınız...'' diye devam eden konuşmasında takımın demirbaşı ve kaptanı olan Bily Bremmer'dan başlayarak her oyuncuya giydirir.İşte bu konuşma Brian Clough'un Leeds kariyerini başlamadan bitiren konuşmadır esasen.Zaten Brian Clough'u çok zor kabullenecek olan oyuncular bu konuşmanın ardından yeni teknik direktörleriyle büyük anlaşmazlığa düşerler.Başta kaptan Bily Bremmer olmak üzere tüm takım Brian Clough'u sabote eder.Maçlarda bilerek kırmızı kart görürler,maçlar kaybedilmeye başlanır.Don Revie'nin muhteşem Leeds'i Brian Clough yönetiminde maç kazanmakta zorlanır.Ve sonunda her zaman olduğu gibi yine oyuncular kazanır,Brian Clough Leeds'ten kovulur.Clough'un oyuncularla olan ilk konuşmasındaki etki-tepki meselesi onun Leeds United'daki kaderini çizer.
Ve gelelim günümüze.Boas sonrası dibe vuran takımla Di Matteo FA Cup'ı kazandı.Şampiyonlar liginde de finale kaldıklarını not etmek lazım.Abramovic'in yıllardır hiçbir transferle,teknik adamla elde edemediği bu kupa belki böyle kayıp bir sezon olarak adlandırılan bir dönemde eline geçebilir.Allah'ın işi işte.Peki nasıl oluyor aynı takım aynı kadro Villa Boas zamanı maç kazanmayı unutuyor da,Di Matteo zamanı maç kaybetmeyi unutuyor?Üstelik yeni bir teknik adam gelmiyor.Boas'ın teknik ekibinde yardımcı teknik adamlık yapan Di Matteo bunu başarıyor.Başarısız olan teknik kadronun içinden biri yani.Cevap çok açık aslında.Bu iş sadece etki-tepki meselesinden ibaret.
Villas Boas Chelsea'nin başına geçtiği vakit mavilere yeni bir soluk getirmek istiyordu.Yenilikçi bir futbol anlayışı.Boas'ın da Brian Clough gibi ilk iş günü oyuncuları etrafına toplayıp çok sert bir kouşma yapıp yapmadığı bilinmez ama takımın son 7 senedeki başarılarının omurgası olan Lampard ve Drogba'yı takımdan bıçak gibi kesmekte aynı kapıya çıkar.Birde yanına Kaptan Terry'nin homurdanmasını ekleyin.Takım içi hiyerarşinin bu derece keskin bir şekilde bozulması takımdaki dengeleri de bozdu.Chelseali oyuncular geçmiş demode zihniyetle hocalarını sabote etmediler belki ama aradaki iletişim bozukluğu Boas zamanı maç kazanma arzusu ile Di Matteo zamanı maç kazanma arzusu arasındaki farkı ortaya çıkarıyor.Özellikle Lampard ve Drogba'nın oyununda bu çok daha net görülüyor.Sonuçta Villas Boas'ın takıma vermiş olduğu etki ile almış olduğu tepki arasında doğru orantı olduğu çok açık.
Velhasılı kelam teknik adamlık çok başka bir mesele,çok kompleks bir olay.Teknik bilgi,taktik analiz,adam yönetimi,modern antrenman tekniklerine hakim olma,oyuncu analizi,takım analizi gibi birçok becerinizin olması sizi her zaman çok başarılı yapmaz.Bunların yanında oyuncu iletişimi de çok önemli.Özellikle günümüz futbolunda.Klopp gibi,Guardiola gibi,Mourinho gibi oyuncu iletişiminde maksimum verimi almayı başaran hocaların günümüz futbolundaki başarılarını dikkate alınca bu çok daha net görülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder