26 Şubat 2013 Salı

Selçuk Yürek Koyuyor



Sneijder,Drogba derken çok geri plana atıldı Selçuk İnan.Çok hakkı yendi.Sırf gol atamadığı için her geçen hafta ''Selçuk bu sezon çok formsuz'' klişesi iyice beyinlere yerleşti.Bu sezon geçen seneki gibi gol atmıyor belki ama ortaya koyduğu yürekle bu sezon çok sallanan galatasarayı ayakta tutan birkaç isimden biri.Ülkedeki futbol algısında ''ne kadar gol atarsan o kadar iyi oynamıştır'' algısı mevcut olduğu için Selçuk'un eleştirilmesini çok da absürt karşılamamak lazım.

Schalke maçındaki inanılmaz isyanı,Ordu maçındaki maç 4-2 ye geldikten sonra dahi savunmadaki can siparene direnişi onun bu sezon ortaya koyduğu yüreği çok iyi özetliyor.Selçuk her geçen gün büyüyor.Ve o büyüdükçe izleyenleri de büyülüyor...

Karakter...



Bu kadar büyütmeye değer mi şu ziyareti?Yada bir insanı yattığı hastanede ziyarete gitmek bir insanlık nezaketiyse bu harekete ekstradan alkış tutmak gerekli mi?

Eğerki bu ülkede maç esnasında saha kenarında kafasında maytap patlayıp ölüm tehlikesi geçiren bir spor fotoğrafçısı hakkında kendi meslektaşları bile gazetelerinde iki kelam etmiyorsa,buna sebebiyet veren kulüp taraftarının başkanı 5 gün sonra geçmiş olsun diye arıyorsa,otun bokun hakkını arayan gazeteci diyen geçinenlerin ölümden dönen meslektaşının hakkını bir nebze olsun bile savunmıyorsa evet kardeşim Drogba'nın yaptığı şu ziyareti ben göklere çıkartır,cümle aleminde bu karakterden ders almasını isterim.

2-0 dan maçı 4-2'ye getirmişsin,takımınla bu sevinci yaşamak yerine maç esnasında kafa kafaya çarpıştığın meslektaşını hastanede ziyaret ediyorsan işte o zaman sen Drogba oluyorsun.

Şampiyonluk Maçı???



Dün gece maç bitiminde 2-0 dan maçı 4-2'ye getirecek ne oldu diye sorunca futbol adına bir veri ortaya koymak mümkün değil.Yada şöyle düşünelim dün gece sahada ve tribünde ortaya çıkan infaalin sebebini çok kötü maç yönettiğini düşündükleri hakeme bağlamak mümkün.Aslına bakılırsa bu kadar büyük bir infaalin ortaya çıkmasına sebebiyet verecek bir hakem yönetimide yoktu sahada.İşte maçın özetini işleyince ortaya futbolun dışında şeyler çıkıyor.Psikolojik faktörlerin tamamıyla etkin olduğu bir doksan dakikada kalitesiyle kazanan bir takım vardı sahada.

15. dakikada yenilen gol herşeyin dışında çok moral bozucu,şevk kırıcı.Aslında Muslera için bu sezonu özetleyen bir gol.Geçen senenin aksine konsantrasyon olarak çok düşük bir sezon geçiriyor.Gerek milli takımında gerekse galatasarayda.Kendi kalesine gol Selçuk'un hanesine yazıldı belki ama asıl kendi kalesine golü Muslera attı.Bu golün ardından gelen istediklerini sahaya yansıtamama hali berbat zeminle birleşince sert bir kontak futbolu ortaya çıktı.Hakemin her kararı bu saatten sonra tepki almaya başladı.Devre bitiminde gelen gol,Terim'in tribüne gönderilmesi önce taraftarı sonrada sahadaki oyuncuyu tam anlamıyla maça motive etti.

İşte burada bir süper lig takımının yetersizliği çok net ortaya çıkıyor.Deplasmanda 2-0 öne geçmişsin,rakbin tamamıyla kontrolu kaybetmiş bir oyun oynuyor ve siz tam anlamıyla 50 bin kişi önünde hiçbir şey yapmadan maçın bu şekilde bitmesini bekliyorsunuz.Cuper gibi kurt ve tecrübeli bir hocanın buna engel olamayışı çok ilginç.2-0 öne geçmişsen o maçı bu kadar kolay vermemelisin.

Galatasarayın attığı goller tam zamanında ve büyük becerilerle geldi.Lakin nasıl anlatırsak anlatalım zeminden bahsetmeden geçmek Hamit'e,Amrabat'a,Drogba'ya büyük haksızlık olur.Şu zeminde top sürmek,rakiple vücut temasıyla oynayıp ayakta kalmak,rakiple ikili mücadeleye girmek çok ama çok zor.Zaten bu sebeple olsa gerek galatasaray bir süre sonra sürekli havadan oynamaya başladı.Drogba istisnasız havadan her topu indirdi lakin bir sonraki hamleyi yapamadan dengesini koruyamadı.Hamit vücut temasıyla oynamayı sevdiği için bu zeminde ayakta kalamadan çok top kaybı yaptı.Amrabat top sürerken iki kat daha fazla efor sarfetmek zorunda kaldı.Ben açıkçası sezonun geri kalanında galatasarayın deplasmanda çok daha iyi futbol oynayacağını düşünüyorum.Ve bundan sonraki her iç saha maçına bu zemin yüzünden temkinli yaklaşmak lazım.Çünkü yerden pas oyunu oynamak isteyen her takım için tam bir engel teşkil ediyor.

Geçen sezon bi Samsunspor maçı vardı.O da bu maç gibi 2-0 geriden gelinip 4-2 kazanılmıştı.Ve o maç geçen sezon galatasarayın şampiyonluk yolundaki önemli kilometre taşlarından biriydi.Lakin dünkü maçın etkisi çok daha büyüktü.Şu maçı galatasarayın kendi kendine çıkardığı her engele rağmen kalitesiyle çevirmeyi başarması ligin geri kalan kısmında çok büyük motivasyon sağlayacaktır.Ve bu galibiyet ligin diğer takımlarına verilen mesaj anlamında da çok önemliydi.

Son olarakta Fatih Terim'e değinmek lazım.Şartlar her ne olursa olsun Fatih Terim gibi çok tecrübeli,görmüş geçirmiş bir hocanın kontrolünü kaybedip tribüne çıkması hiç doğru değil.Dünkü maç için belki bu bir silah olarak kullanıldı ama her maç dünkü gibi olmaz.Sahadaki futbolcu yedek kulübesinde teknik adamını görmeli.En zor şartlarda yedek kulübesinden enerji almalı.Neresinden bakarsak bakalım Terim'in dün tribüne çıkması kendisine hiç yakışmadı.


25 Şubat 2013 Pazartesi

Drogba Gerekliliği



Sneijder transferi için hedefin on ikiden vurulduğunu söylersek yanılmayız.Sonuç itibari ile çift forvetli sistemin ligin 6-7. haftalarından itibaren tıkanması ve işlememesi itibari ile Terim'in de vurguladığı tek forvete dönebilme ihtimali bu tarz bir transferi elzem kılmıştı.Şartların galatasarayın önüne çıkardığı Sneijder ise bu noktada çok önemli bir transferdi.

Drogba için ise ilk transferini duyduğum zaman aynı şeyleri söyleyemedim.Beşiktaş maçı öncesi alınan haber açık konuşmak gerekirse canımı da sıkmadı değil.(Bu arada Drogba gelince can sıkıcak bir konuma gelmişiz o da ayrı bir mevzu).Çünkü bana o zaman sorsalar Genoalı Granqvist mi yoksa Drogba mı cevabım hiç düşünmeden Granqvist olurdu.Sebebi basit:takım içi ihtiyaçlar.Düz mantık yaklaşırsak mevzuya elinde skor anlamında en iyi dönemlerini geçiren bir Umut-Burak ve her daim takıma katkı sağlayan bir Elmander varken Drogba hamlesi bana biraz gösteriş transferi gibi geldi.

Ama işin özünde Terim'in Drogba'ya neden onay verdiğini daha iyi anlaşılıyor.Galatasarayda skora etki edebilen forvet sayısı çok var ama oyuna etki edebilen forvet yok denecek kadar az.Bunu biraz Elmander becerebiliyor.Drogba'nın Akhisar maçında oyunun kilitlendiği bir anda oyuna dahil olup oyunun şeklini galatasaray lehine nasıl değiştirdiğini gördük.İki al verle gol attırmanın dışında Sneijder'in de etkinliğinin artması,adeta sıkışan oyunda yok olan Burak'ın bir anda gol pozisyonlarına girmesi,maçın başından beri rakip yarı sahaya yerleşen ama maç etkinliğini ele alamayan galatasarayın Drogba sonrası birden çok gol pozisyonuna girmesi kayda değer verilerdi bu açıdan.

Umut da Burak da topu orta sahada aldıkları zaman kafalarını kaldırmayan oyuncular.Oyunu genişletme anlamında çok zayıflar.Akhisar maçında hem Umut hem Burak ortasahaya geldikleri her an çok top ezdiler.Bu noktada üç aşağı beş yukarı ikisinin de aynı profilde olması önemli.Sokara çok net etki eden ama oyunun gidişatını değiştirmeyen iki isim.Burak mükemmel bir gol sezgisine sahip.Ve de yakaladığı fırsatları gole çevirme verimliliği çok yüksek.Fakat topla ilişkileri,çalım becerileri,top tutma yetisi çok iyi olan özelliklerinin yanında zayıf.Bu noktada yanındaki partneri Burak'ın zayıf olduğu özelliklerini yaparsa Burak en iyi yaptığı işleri mükemmelleştirebilir.Bu açıdan Drogba Burak için bir tehdit değil çok büyük bir şanstır.

Drogba'nın sahip olduğu meziyetleri düşününce bu takım için elzem oyuncu olduğu çok net ortaya çıkıyor.Takım içindeki diğer forvetlerin iyi yaptıkları ve beceremedikleri işleri gözönüne alırsak Drogba'nın sahip olduğu komple santrafor yeteneği çok hayati.Terim'in elinde çok iyi verim veren üç forvet varken Drogba'yı onaylaması bu yüzdendir.Sadece skora değil oyuna da etki eden bir forvet bugün dünyada çok sık bulunmuyor.

Sözün özü ilk alındığı zaman şüpheyle yaklaştığım bu transferde bugün görüyorumki Drogba bu takım için çok gereklidir.Liderliği,tecrübesi,oyuncu karakteri bunların çok dışında değerlendirlimesi gereken şeyler.O konularda kimsenin bir şüphesi olmasa gerek.Ha bana bugün sorsanız Drogba mı yoksa Granqvist mi diye.Bu sefer düşünmek için biraz zaman isterim.

23 Şubat 2013 Cumartesi

Tribünde Futbolcu Islıklama Kültürü



Hiç bir zaman anlayamamışımdır bu kafa yapısını.Takımına destek vermek adına bin türlü cefayı çekip o stadı dolduran adamın işler kötü gitmeye başlayınca kendi takımından bir günah keçisi seçip onu protesto etmesi,ıslıklaması gerçekten mantıkla bağdaşmayan bir olay.Senin zaten orada bulunma amacın destek ama adam bir süre sonra farkında olmadan kendi takımını,kendi oyuncusunu sabote ediyor.Ve bunun gerçekten farkında değil.

Bu sezon belliki tribünlerin oyuncağı Hamit oldu.Tamam kötü oynadığı maçlar oldu,yer yer çok kötü pas hataları yaptı,bazen çok top ezdiği maçlar oldu.Lakin hiçbir argüman o parçalıyı giyen herhangi bir adamı gırtlağın patlarcasına ıslıklamayı meşru kılmaz.Bu bir kere taraftarlığın mantığına aykırı bir durum.

2 sene öncesine kadar bu adamın galatasaraya gelmesi üzerine hayal kuranların bugün Hamit'i itin götüne sokma çabaları gerçekten ibretlik.Ulan hepsini geçtim her geçen gün değersizliştermeye itilen bu adam HAMİT ALTINTOP.Çok kötü oynadığı bir maçta bile doğru oynamayı beceren bir adam.Profesyonelliğiyle,saha içi tecrübesiyle,liderliğiyle,futbol bilgisiyle çok değerli bir adam.Bu kadar itin götüne sokmanın bir manası yok.

Benim için iyi taraftar,güçlü taraftar takımı 2-0 öndeyken verdiği destekle belli olmaz.Benim için iyi taraftar,güçlü taraftar takımı 2-0 mağlupken verdiği destekle,coşkuyla belli olur.Bu sebeple galatasaray taraftarı yetersizdir.Tamam tribün şovları çok iyi,çok güzel koreografiler hazırlanıyor.Ama en önemli özelikten yoksun bir grup mevcut o statta.14 sene şampiyonluk görememiş neslin büyüklerinden öğrenecek daha çok şey var bu konuda.Oyuncu ıslıklayarak değil 14 sene gelmeyen şampiyonlukta takıma şarkılar,şiirler yazılarak gelindi bugünlere.Bu aklımızın bir köşesinde hep bulunmalı.

21 Şubat 2013 Perşembe

Daha Kötüsünüde Gördük



Hikayeyi biraz başa saralım.7 senelik aranın ardından dişe göre çekilen kura heyacanı iyice katladı.Lakin ilk üç maçta alınan 1 puan(ikisi içerde olmak üzere) hiçte tahmin edilen ve beklenilen bir senaryo değildi.İyi oynanılıp,rakibe oyun üstünlüğünü kabul ettirilen maçlardan sonra gelen mağlubiyetler moral bozmanın dışında   çok şevk kırıcıydı.Ki bu kayıplar saha dışında da galatasarayın ritmini ciddi şekilde bozdu.

Ardında gelen 9 puanlık senaryo ise bardağın dolu tarafı mahiyetindeydi.Özellikle son maçta Braga'ya giderken Braga'nın hedefsizlik hali,Cluj'un da Old Trafford ziyareti iş bittiye getirildi.Maç içerisinde portekizde tanınmaz futbol üstüne yenilen gol İngiltere semalarından aynı anda gelen kara haber işin rengini bir anda değiştirdi.Giden tur ise gittiği şekilde geri geldi.

Gruplar aşamasının hikayesine bakınca dünkü maçı çokta garipseyemiyorum.İlk üç maçta havlu attık derken son üç maçta hayata tutunmak bu sezon galatasarayın hikayesinin kısa bir özeti.Bunu bir şekilde lige de uyarlayabilirsiniz.Dün Schalke karşısında da bu hikayeyi devam ettiren bir takım vardı.

Rakibin eksiği,gediği,sakatı,ligdeki sıralaması derken karşımızda dersini çok iyi çalışmış bir takım vardı.Galatasaray her ne kadar çok kırılgan bir takımla kırılgan bir oyun ortaya koyduysa Schalke'de bir o kadar sert bir takımla taş gibi bir oyun ortaya koydu.Sneijder'ın maçtan önceki röportajında ''rakibe mesaj vermeliyiz'' düsturunu belliki Schalkeliler daha bi ciddiye almış.Dün bize çok sağlam bir mesaj verdiler.

Dünkü orta alan mücadelesinde rakibe bu kadar ezilmenin en iyi açıklmasını Matchstudy'deki şu görsel çok iyi açıklıyor.Solda Sneijder'ın ilerde Burak ve Drogba'nın rakibi yıpratamadıkları bir oyunda görseldeki gibi orta alan kopukluğunda Schalke'nin oraları çok kompakt bir şekilde oynaması bu maçın kilidini Shalke'ye verdi.Ve bunun dışında çokta fazla konuşmaya gerek görmüyorum.Çünkü herşey bu noktada başladı ve bitti.

Baştada dediğim gibi son 32'ye daha kötülerini görerek geldik.Ve yine tüm şartların bizden yana olduğu bir şampiyonlar ligi maçını kazanamadık.İç sahada alınan gollü beraberlikten nefret ederim.Deplasmanda muhakkak gol bulmak lazım.Ve baskının her türlüsü üzerinizdedir.Yinede tüm atakların bir şekilde orjini olmayı başarmış bir Drogba'nın ve de ritmini arayan Sneijder'in bir kaç maç daha yapacak olmaları önemli.Ve karşımızdaki rakibinde dünkü maçta görüldüğü gibi dağılmaya müsait bir savunması olduğu aşikar.Ve ben derimki yine hava ve zemin şartlarının rakipten yana olduğu bir maçta Veltins Arena'daki maçı umutla beklemekte fayda var.

5 Şubat 2013 Salı

Harika


Şu video gerçekten harika.Afrikalı futbolcuların kara kıtada buldukları mutluluk çok net anlaşılıyor.Bu adamlar için milli takım kampı belliki onlar için çok daha büyük anlamlar içeriyor.

1 Şubat 2013 Cuma

Bir Ara Yapmak Lazım


Bir ara yapmak lazım dediğim şeylerin sayısı her geçen artıyor.Bazen düşünüyorumda geleceğe dair ne çok hayal biriktiriyorum.İşin kötüsü biriktirdiklerimi hiçbir zaman harcayamıyorum.Öylece biriktirdiğimle kalıyorum.Ama bakınız başkaları hem biriktirip hem harcıyor.En çok da onlara imreniyorum...