30 Mart 2014 Pazar

Yeni Başlayanlar İçin Galatasaray Efsane Kültürü



Bir gelenek vardır galatasarayda ben kendimi bildim bileli.Takımın yerli sadrazamları hiçbir zaman yabancıları sevmez.Belki haklılık paylarıda vardır. Zor zamanlarda çünkü hep yerliler eleştirlir. özellikle takımın yerli demirbaşları. Son zamanlarda olduğu gibi. Yinede taraftarın bu hareketinden yola çıkarak bir yabancı antipatikliği sergilemek...İşte düşündürücü olan bu.

Hakan şükür zamanı çok olurdu bu takımda. Takımın papazları olarak bu bakış açısı çok kök saldı takıma. Ve hatta altyapıdan gelen oyuncular bile gelenek böyledir deyip bunu görüp,öğrendiler. Arda,Sabri vs... Lincoln'un hamburg maçında kaptanlık pazubandını taktığı gün yaşananlar hala aklımda. Arda takım içinde güçlü olsada bu önyargısını uygulamak için çok kalmadı takımda. Sabri ise hiçbir zaman takım içinde bu kadar güçlü bir oyuncu olamadığı için önyargılarını uygulayamadı.

Buradan şuraya varmak lazımki 1996-2000 arasının efsanelerinin birçoğu bu sağlıksız kafa yapısında oldu. Bülent Korkmaz,Hakan Ünsal,Hasan Şaş,Hakan Şükür vs... O günün yansımalarını bugün görmek çok nettir. Bütün yaklaşımları bunun üzerine kuruludur. Gerçi memleketin her hattında ahbap çavuş ilişkisi varya biz spesifik bakalım olaya.

Hasan Şaş'a sorsan galatasaraylılığını saatler boyu anlatır. Çocukluk aşkıdır,şu kadar sene formayı terletmiştir falan filan. Hoşuma gider böyle şeyler. Saygı duymak lazım bu armaya emek verenlere,sırtında taşıyanlara. Tıpkı bize saygı duyulması gerektiği gibi. Hani bizde az sırtımızda taşımadık bu kulübü. Lakin gel görki samimi olun bana. Ağızdan çıkan söylemler yapılanlar ters düşmesin. İşte öyle olduğu vakit samimiyet kayboluyor. Saygınlık yerlerde sürünüyor.

Bülent Korkmaz Skibbe takımın başındayken vuruyorda vuruyordu Skibbe'ye. Ve hatta hızını alamayıp Lincoln'e. Sonra takımın başına geçti Skibbe gönderildikten sonra???? Milliyeti farketmeksizin vurdukça vurduğu meslektaşının koltuğuna anında gömüldü,demediğini bırakmadığı Lincoln'e bir anda muhtaç oldu. Bugün yine tvlerde ağır eleştiriler yapmaktadır. Eleştiri tabiki yapılacak sonuçta ortada iyi gitmeyen birçok şey var. Lakin bir takım başarıları gözardı edip sanki toptan batmışız gibi eleştirmek??? İşte bu garip oluyor. Peki ya terim bugün bu durumlarda olsa bu kadar ağır eleştirler alırmıydı bu isimler tarafından?

Hasan Şaş'ki  iki senede terimin yanında yaşamadığı başarı,tecrübe kalmadı. Galatasaray yardımcı antrenörlüğü gibi bir cv ile beraber. Onun iki senede tecrübeleri birçok teknik adam kariyeri boyunca yaşayamıyor. Lakin gel görki bu kadar ağırlığının olduğu yerde beyaz tv'deki ucuz adamların ucuz muhabbetlerine ortak olup galatasarayı masa konusu yapıyorsun. Ölüyü bekleyen akbabalar gibi takımın zor zamanlarında ekranlara çıkıp "bu takımı şimdi benle terim'e verin fb bu kadar rahat şampiyon olamaz" diyerek pespayeliğin dibine vurunca işte kalmıyor o saygınlık bizde. Galatasaray efsaneliği çok şükür sizlere kalmadı demek geliyor insanın içinden.

Bu kulüp efsanelerinin hemen hepsinin bir hesabı var galatasarayla. Bir alacağı,intikamı,... Zamanı gelince bu hesabı kapatmak için hiç bir fırsatı tepmiyorlar. Zamanında Hakan Şükür çok yaptı bunu. Keza Hakan Ünsal da. Bülent Korkmaz da. Ve hatta Terim de. Şimdi de Hasan Şaş. Bazen soruyor insan "ulan zor zamanlarda neden bize en büyük darbeyi hep efsane dediklerimiz vuruyor?" diye.



Son sözde Hagi'ye gelsin. Beni bir tek o yanıltmadı. Herkes yanılttı. Terim,Şükür,Şaş,Korkmaz... Lakin bir tek Hagi yanıltmadı. 10 sene önce ne ise hala o. 10 sene önce ne söylüyorsa hala o. Takımın en boktan durumlarında hep gel dediler geldi,ardından tekmeyi vurdular. Lakin bir olumsuz lafını,sitemini duymadım daha galatasarayla ilgili ağzından. Onunda dediği gibi "galatasaray ne zaman kötü,ben burda".