31 Temmuz 2012 Salı

Deli Fişek


Lan oydu buydu şuydu derken gündemin goygoyundan arada kaynadı Pippo Reis'in futbolu bırakması.Çok sevdiğim bir adamdı.Zaten ekmeğini taştan çıkaran topçuları ayrı bir severim.Yetenek sıfır ama yürek,hırs,tutku on numara.Bu fotoğrafta italyada yeni yeni piyasa yaptığı dönemlerden.Kulüp Parma.Sene 1995-1996.Bildiğin Deli Fişek.

Zeki Önder Özen


Eskisi gibi çok fazla tv başına geçip futbol veya spor üzerine artık her programı takip edemiyorum.Bunda internetin sana sunduğu koltuk üzerindeki rahat kadar günümüz görsel basınının doyuruculuktan ve aydınlatıcılıktan uzak yayıncılık anlayışıda mevcut.İnsan değişiyor,kendini yeniliyor ve kendini yeniledikçe hep daha iyisini arıyor.

Misal eskiden yani daha çocuk aklımın bana hakim olduğu dönemlerde ben her hafta 3.devre programını kaçırmadan seyrederdim.Engin Verel-İlker Yasin-Osman Tanburacı üçlüsü vardı.İyilerdi.Diğerlerine nazaran daha çok futbol konuşurlardı.Ben özellikle Osman Tanburacı'ya o zamanlar bayılırdım.Analiz becerisi veyahut futbol üzerindeki hakimiyetinden dolayı değil.Konuşma üslubundaki efektiflik ve enerjiydi beni etkileyen.Yoksa ne analarım o zamanlar yorumcunun futboldaki hakimiyetini ölçme konusunda.Keza bu yüzden o zamanlar Ahmet Çakar'ı da dikkatle dinlerdim.O dahada efektifti bu konuda.Her tartışmada söyleyecek muhakkak bir söz bulurdu.Tabi o zamanlar ne bilelim o sözlerin çoğunun boş olduğunu...

Zaman ilerledikçe,futbola olan bakışımız olgunlaştıkça,algımızın köşeleri arttıkça,dış dünyayı daha bi yakından tanıdıkça eskiden yorumlarını sevdiğim adamlar bana yavan gelmeye başladı.Anlattıkları ''saf'' futbolu arayan ben için çok yetersizdi.Keza yazılı basın içinde aynısı geçerli.Benim futbol algım geliştikçe ve derinleştikçe bunu katmerleyecek ve perçinleyecek yazılı ve görsel medya bulmakta zorluk çekiyordum.Ben kendimi her geçen gün yeniledikçe görsel ve yazınsal futbol medya ailesi olduğu yerde sayıyordu.

Bizim medyamızda yıllardır yorumcu tayfasının yerinde saydığını gördük.Bir adam 10 yıl önce ne diyorsa 10 yıl sonra hala aynı şeyleri söylüyor.Çünkü kendini yenilemiyor,geliştirmiyor,hep olduğu yerde sayıyor.Edirne'nin ötesinde ne olup bittiğinden habersiz,kendi dünyasındaki klişelerine sıkışıp kalmış.Ama yinede bu sektörden ekmek yiyor.Offf hemde ne biçim!!!Yesinde,helal-i hoş olsun.Bizim gözümüz kimsenin kazancında değil ama insan o ekranın karşısına geçtiği vakit yeni birşeyler öğrenmek istiyor.Olaya farklı noktalardan bakmak istiyor.En azından ben bir yorumcuyu dinlerken ondan bunları bekliyorum.Benim göremediğimi görmeyi veyahut görüpte farkına varamadığımı bana anlatmalı.Yani bana birşeyler katmalı.Yoksa ekran karşısına geçip döndürüp döndürüp aynı şeyleri anlatmanın kimseye bir yararı yok.

Çok az adam var böyle ekranlarda.İşte onlardan biride Zeki Önder Özen.Kendisini dinlettiriyor(ki bu çok önemlidir bir yorumcu için),konu üzerindeki hakimiyetini çok net belli ediyor,bilgisi ve görgüsünü sakinliğiyle birleştirince ne demek istediğini çok net anlatabiliyor.İşte bu çok önemli.Her ekrana çıkanın bağırıp çağırdığı medya kültürümüzde bu tip sakin adamlara çok ihtiyaç var.Amacı ekrana çıkıp piyasa yapmak olan insanlar değil bildiklerini bir nebze olsun anlatmak isteyen insanlar lazım bize.

Önder Özen'i yakından tanıyanlar bilir.Özellikle Sevilla-Fb maçlarındaki başarılı analizleri ile çok gündeme gelmişti.Fenerbahçenin o sezonki avrupa yürüyüşünde arka planda olan isimlerden biriydi.Benim şahsen ekrandan yorumlarını dinlerken çok keyif aldığım biri.Dinleyene birşeyler katabilen ender yorumculardan.Çok yerinde ve doğru analizleri var.Özellikle futbolun transfer eksenine sıkışıp kaldığı şu günlerde Ntvspor'daki programı yaklaşan futbol sezonuna dair iştah açıcı.

Peki hiç üşenmedimde sabahın 5'inde bu yazıyı niye mi yazdım?Sonuçta babamın oğlu değil ya.Lakin mevzu o değil.Çok fazla yok bu gibi adamlar piyasada.Hiç olmazsa varolanın hakkını verelim.Verelimki devamı gelsin...

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Tarihin En İyisi?




Dünya kupası,avrupa şampiyonası,la liga şampiyonluğu,kral kupası şampiyonluğu,şampiyonlar ligi şampiyonluğu,süper kupa şampiyonluğu,ispanya süper kupası şampiyonluğu,kıtalararası kupa şampiyonluğu...Bu adamın şu anda dünya üzerinde kazanmadığı kupa kalmadı.Ve yaşı henüz 31.Yani bir kaleci olarak önünde en azından bi 6-7 sene daha var.Ve bu adam 19 yaşından beri dünyanın en büyük futbol markası olan Real Madrid'in kalesini aralıksız koruyor.Yıllardır hep aynı çizgide.Ki bana kalırsa benim için kazandığı bir dolu kupadan daha değerli bir veri bu.Yıllardır futbolun en üst seviyesinde hep aynı çizgiyi korumak,her daim kalitenizi hep aynı standartta sahaya yansıtmak,disiplininizden ve konsantrasyonunuzdan bir an olsun ödün vermemek çok ama çok büyük bir iş.Şu haliyle bile tarihin en iyi kalecileri listesi yapılsa kesinlikle ilk üçe girer.Lakin insan düşünmeden de edemiyor:Yoksa bu adam tarihin en iyi kalecisi mi?

Bazı değer yargıları yaşanılan süreçte pek algılanmaz.İker Casillas da futbolu bıraktığı gün muhtemelen tarih onu en iyiler listesinde başa yazacak.Onu en çok zorlayacak isim mi?Aşağıdaki agresif abimizden başkası onu kolay kolay zorlayamaz...

Maliyet Hesapları



Burak=15 milyon avro

Amrabat=17 milyon avro

Hamit=16 milyon avro

Danny=8 milyon avro

Selçuk=25 milyon avro

Muslera=20 milyon avro
        .
        .
        .
        .
        .


Tablo galatasarayın transferlerindeki maliyet hesapları.Yani oyuncunun bonservis bedeli ile beraber anlaşma süresinin sonunda alacağı toplam miktarının tamamı.Ve mantığını bir türlü çözemediğim temcit pilavı misali her transfer döneminde dönen muhabbet.Toplumu tam anlamıyla salak yerine koyma durumu.

Bu haberleri yaparkenki amaç nedir çözemedim gitti.Topluma har vurup harman savuruyorlar mesajı vermek mi yoksa bu adamlar bu kadar etmez demek mi anlayamadım.Ama asıl anlayamadığım nokta yapılan transferlere bu noktadan bakma saçmalığı ve sığlığı.Sanırsınız galatasaray yaptığı tüm transferlerin anlaşma süresindeki tüm paralarını anında ödüyor!Yani Hamit'e trink 16 milyon avroyu ödüyor dahada para konusunda yüzüne bakmıyor.Keza Burak'a da aynısını yapıyor.Böyle bir saçmalık varmı allah aşkına?

Artık bu cacık muhabbeti bırakmanın bence zamanı geldi.İnsanları salak yerine koyup,yapılan transferlere bok çalma çabası bitsin artık.Çünkü her ne kadar bu ülkede Akasya Durağı henüz yayından kaldırılmasada bu ülkenin zeka seviyesi ile bu kadarda alay etmeye gerek yok.

13 Temmuz 2012 Cuma

Terim'in Amrabat Planı



Galatasarayın transfer hamleleri tek tek gerçeklerşirken bir anda transferin mazlum çocuğu modundaki ruh hali yerini şimdilerin ''transferin de şampiyonu'' manşetlerine bıraktı.Son 3 gün çok hareketli oldu.Gelen oyuncunun gelecek sezondaki rolüne daha değer biçemeden başka değerli isimlerin bir bir kadroya katılması kafadaki şablonların sürekli yıkılmasına neden oluyor.Transferlerin genel değerlendirmesini daha sonra uzun uzun yapacak olsakta bir hamle benim ciddi şekilde kafamı kurcalıyor.


Galatasaray-Kayseri-Amrabat üçgeninde kazanan taraf yine her zamanki gibi Kayserispor oldu.''Bu para bu adama çok fazla aga'' klişesine girmeden daha başka bir konuya değinmek lazım.Fatih Terim gibi kulübe yapılacak transferlerde kulübün ekonomik çıkarlarını ön planda tutan bir ismin Amrabat konusunda oyuncuya biçilen suni değere itiraz etmemesi hatta Amrabat'ı ısrarla istemesi Terim'in bu oyuncu üzerinde çok başka planları olduğu sonucunu çıkarıyor.Demekki hoca Amrabat'tan başka birşey yaratmayı düşünüyor.Ki o da biliyorki verilen rakam çok şirilmiş.

   
 Eğerki türkiyeden yabancı oyuncu alınacaksa iki kere değil on kere düşünmek lazım.Çünkü ülke içi piyasa zamanında yapılan ''haddinden fazla değer biçme operasyonları'' ile ciddi şekilde şişirildi.Hadi yerli piyasadaki şişlikinlik bir yere kadar anlaşılabilir nitelikte.Çünkü yerli oyuncu havuzu oldukça dar.Lakin yabancı piyasasının uçarılığı anlaşılmaz cinsten.


Muhtemelen Fatih Terim'de Amrabat transferinde dönen rakamların çok uçarı olduğunun farkında.Yinede herşeye rağmen ısrarla onu istemesi onunla ilgili çok başka planları olduğunu gösteriyor.Hoca belliki hızlı ve yetenekli bir kanat oyuncusundan üst düzey bir ''takım'' oyuncusu yaratmayı planlıyor.Ve hatta bu sayede verilen paraların geri dönüşü olabilceğini düşünüyor.Olabilir mi?Fatih Terim'de o meziyet var.Bunu Engin,Selçuk ve hatta Melo'da geçen sezon çok net gördük.Bakalım Amrabat'ta bu meziyet var mı onuda bu sezon göreceğiz.