26 Ocak 2022 Çarşamba

Manasızlığın İçinde Mana Aramak


                 
    "Eğer elinizde size hayat boyunca kılavuzluk edecek ve hiç yoldan sapmaksıznı hayatı her zaman doğru ışık içinde görmenizi sağlayacak güvenilir bir pusula olsun istiyorsanız kendinizi bu dünyayı bir mahkumiyet ve infaz yeri, dolayısıyla bir ceza sömürgesi olarak, deyiş yerindeyse, nitekim en eski filozoflar tarafından da kulanıldığı üzere bir hapishane olarak görmeye alıştırmaktan daha uygun bir şey yoktur"                                                                                 

 

Schopenhauer - Hayatın Anlamı

         

    Felsefe tarihinin en karamsar, enseyi en çok karartan filozofu olarak nam salmış Schopenhaer'in hayatın manası üzerine söylediği bu söz belkide özünde çok anlam barındırmayan yaşam olgusunun çokta ciddiye alınacak bir meta olmadığını tescil eder cinsten. Tarihin en antik dönemlerinden ve hatta karanlık çağlarından beridir insanoğlunun en temel evrimsel dürtüsü çevresinde anlam veremediği değişim,gelişim ve hatta felaketlere anlam vermek,vermeye çalışma dürtüsüdür. Bu sebepledirki metafizik her şeye tanrı,yaratıcı veyahut tapılması gereken bir olgu olarak bakması bundan öte gelse gerek. Çünkü bilinmezlik endişe yaratır. Endişezamanla korkuya dönüşürken beraberinde mantıklı muhakeme yeteneğinin kaybolmasına vesile olur.


    Belkide bu yüzdendir delirmemek için en iyi yöntem maneviyata sarılmak. Saçmalıkların, adeletsizliklerin ve belkide en acısı insan olma onurunun olmadığı bir dünyada bir üst akılın varlığına inanıp, ona şuursuz teslim olmak. Bir anlamda Mevlana'nın da tekkesinde yaptığı bu değil miydi? Delirmemek adına, manasızlığın içinde mana aramak adına.

 

    İnsan olma onurunun zerresinin bahşedilmediği bu ülkede derin manalar ve anlamlar aramak kadar beyhude bir çaba var mıdır? Sarıldığınız hiçbir  değerin bugünkü kadar içinin boşalmış olduğunu görmek ve bu konuda bir metapod kadar tepkisiz kalmak. Aynı soysuzluğu ve onursuzluğu susarak ve yutkanarak meşrulaştırmak. Ve bu deli kazanında bu hayatı din ile, ırk ile, etnik köken ile anlamlandırmaya çalışmak. Sahilde her bir kum tanesini tek tek  aramaya çalışmak kadar çocukça bir küstahlık olsa gerek. Ve acı bir tebessüm hissi uyandıran şey şuki yaklaşık  9 milyar nufüslü bu dünyada azımsanmayacak kadar insanın bu denli küstah olması.


    O yüzdendirki Schopenhauer'in yukardaki sözünün çıktısını alıp, her sabah yüzünüzü yıkadığınız su gibi benliğinizin yüzüne çarpın bu çıkarımı. Bu sözü mıh gibi çakınki aklınıza sokağa çıktığınızda manasızlıklara katlanacak az biraz gücünüz olsun. Yoksa artık kapanabileceğiniz ne bir tekkeniz var, ne de temiz kalmış dininiz, ırkınız var. Tamamıyla soyulduk ey halkım. Çırılçıplak hayatta kalmaya bırakıldık. Bu hayatta kalma savaşında herkese bol şans...