14 Ocak 2012 Cumartesi

Uğurlar Olsun Ordinaryüs


Şu hayatta zaman merfumu ileri doğru aktıkça bende de geçmişe duyulan özlem kat be kat artıyor.Eskilere duyulan özlem...Eskilere duyulan sevgi...Misal Maldini'yi çok özlüyorum şu aralar.En az Hacı Murat 131'li yılları özlediğim kadar.Zeki Müren'i özlüyorum mesela.Her şarkısında o dönemi yaşamak istiyorum.Yada Barış Manço'yu.Onun o insanın içini ısıtan neşesini özlüyorum.Tıpkı Hagi'yi özlediğim gibi.Keza eski dostlarımı,dostluklarımı da çok özlüyorum.Eski sevgilimi...Eski mahalle maçlarımı...Eski bakkalımı...Eski engebeli,çukurlu toprak sahamızı...Eskiden futbola duyulan saf sevgiyi de...Ve bu liste böyle uzar gider.Ve zaman ilerledikçe ''hayatta hiçbir şeyin baki kalmaycağı'' gerçeği su yüzüne çıkar.''Eskiler'' gider ''yeniler'' gelir.Ve bizim sevdiğimiz her ''eski'' bu hayattan göçüp gittikçe geçmiş ile olan bağlarımız da tek tek kopup gider.Şimdinin  ''yenisi'' geleceğin ''eskisi'' olur zamanla.Şimdinin ''eskisi'' ise geleceğin kalplerde bir nefeslik ukdesi olur.

Tıpkı Lefter Küçükandonyadis gibi.Geçmiş ile olan bir bağımız daha koptu.Şu kara zamanlarda o kadar ihtiyacımız olan adamlar ki bunlar...Birbirini öldürmeye and içmişçesine gözü dönmüş sözüm ona ''taraftar'' denen çapulcuları bile bir sözüyle,bir bakışıyla bir araya getirebilecek adamlar.Lakin gel görki biri daha göçüp gitti bu dünyadan.Babasına ilaç alabilmek için başladığı futbolda gönülleri fethederek hakkın rahmetine kavuşmak bu dünyadaki en büyük huzur olsa gerek.Uğurlar olsun Ordinaryus.Gittiğin yerde benden selam söyle Metin Oktay'a,Baba Hakkı'ya,Socrates'e,Gündüz Kılıç'a,Coşkun Özarı'ya,Vedat Okyar'a...Söyle ki sakın ola unutulduklarını sanmasınlar...

Hiç yorum yok: