6 Ağustos 2012 Pazartesi

Futboluna Akıl Katmak


Futbolun temel dinamiğinin hep akıl olduğunu düşünürüm.İnsan doğasının da.Yaptığın herhangi bir işe akıl katabilme becerin seni hep diğerlerinden farklı kılar.Seviye atlattırır.

Son 10 yıllık futbol evriminde fiziğin yavaş yavaş futbolun bütün dinamiklerinin önüne geçtiği dönemde Barcelona olgusu bize her daim aklın ve yeteneğin futbolda bir numara olduğunu gösterdi.Aklın olduğu yerde iyi harmanlanmış bir yetenek her türlü fiziksel gücün üstesinden gelebilir.Bunu bize Barcelona çok gösterdi.İyikide gösterdi.Çünkü dünya futbolu yeni gelen nesli kas yığınlarına çevirmek yerine saf yeteneği akılla işleme yoluna gitmeye başladı.Yavaş yavaş yeteneğin önemini kaybettiği bir anda fiziksel gücün yetenek karşısındaki çaresizlikleri birazda onları bu yola itti.

Oynadığınız oyuna akıl katmak sadece hücum oyuncularının işi değildir.Bir defans oyuncusu da hatta bir kaleci de oynadığı futboa akıl katarak meslektaşları ile arasındaki farkındalığı ortaya çıkarabilir.Ki hatta defans oyuncusu gibi fiziki unsurun ön planda tutulduğu bir mevkide futbolunuza akıl unsurunu çok net bir şekilde enjekte edebilirseniz diğer meslektaşlarınızın çok önüne geçebilirsiniz.

Futbolun herhangi bir mevkisi farketmez.Oynadığınız oyunda akıl nihai hedef olmalıdır.Dünya standartlarında olmak ve talep gören bir isim olmak için.

Lazio maçını izleyen bir adamın Semih Kaya'ya hayran olmaması içten değil.Her topa atlaması,düşüp zaman kaybetmeden kalkıp tekrardan ikinci hamleyi yapması,hamle çabuklukları,sürekli konsantrasyonunu üst sevide koruması,fiziki gücü,soğuk kanlılığı vs...Üstelik bu adam üç gün önce oynanan bir hazırlık maçında sakatlanmış.Ona rağmen her yere atlıyor,her noktaya müdahale ediyor.Ciddi müdaheleler,sert ve sakatlanma olasılığı yüksek müdaheleler.Belliki kendine çok iyi bakıyor.Genç olmanın verdiği enerji ile rakiplerini fiziki olarak eziyor.Lakin oyununa çok fazla akıl katamadığı gerçeği var.Sahaya çıkarken sadece fiziksel güç silahını kullanıyor.Ve şimdilik bu onu fazlasıyla götürüyor.



Misal Bülent Korkmaz'da hemen hemen Semih'le aynı oyun karakterine sahipti.Fiziksel ve mental gücü onun rakipleri karşısındaki en büyük silahıydı.İşin akıl kısmını çok fazla becerebilidğini söylemek zor.Zaten o işleri Popescu yapıyordu.Lakin muazzam bir oyun karakteri olmasına rağmen oyunundaki akıl eksikliği onu tarihin en iyi savunmacılarından biri yapmayı engelledi.Zamanın belkide en iyi savunmacılarından bir olabilirdi yada o müthiş yürekle çok büyük kulüplerde forma giyebilirdi.Lakin oyun aklı eksikti.Yokse gittiği her yere Popescu'yuda götürmeliydi.

Futbol artık bambaşka bir boyut aldı.3. lig takımları bile topun değerini bilerek oyunuyorlar.Pas yap,bilinçli oyna ve topa hükmet.Bugün kalecilerin bile top tekniği yüksek olan ve oyunu iyi okuyabilen kesimi ayakta kalıyor.Büyük kulüpler artık salt topu kesen stoper yerine oyun kurma becerisi olanını da arıyorlar.Yani komple oyuncu arıyorlar.Komple santrafor,komple stoper,komple orta saha...Bu yoksa evrensel olabilmeniz çok zorlaşıyor.

Semih henüz 21 yaşında.Bir stoper için daha yeni yeni oynadığını farz edersek gelişimi henüz başladı.Şu anda en büyük silahı fizik.Rakiplerine karşı üstünlüğü hep bu şekilde kuruyor.Lakin bu fiziğin yanına aklıda eklemeli.Çünkü bu toptan topa atlamaların vücut tarafından kaldıralamayacağı zamanlarda gelecek.İşte o zaman akıl devereye girecek.Oyun aklı,futbol aklı.İşte o zaman 36'sında dahi aranan bir adam olacak.Tıpkı partneri.İşte o zaman Edirne'nin ötesine geçmesi çok daha kolay olacak.

Hiç yorum yok: