27 Aralık 2012 Perşembe

Eski Biz Biz Değiliz Artık



Sabah kalktık yataktan.Akşama Braga maçı var.Heyacan durumu ne ilginçtirki stabil.6 sene sonra şampiyonlar ligindesin.Akşama kader maçın var.Alırsan ikinci tura çıkıyorsun.2 sene önce şampiyonlar ligi müziğinin hayalini kurarken bugün ikinci turun hayalini kuruyorsun.Muazzam birşey.Ama işte dedik ya heyacan durumu bütün bunlara rağmen stabil.

Misal ben 3 sene önce Samiyen'deki Hamburg maçı öncesinde bir hafta yerimde duramamıştım.Tüm vücut hücrelerimle o maçı maçtan önce yaşadım.Yıkımıda çok ağır olmuştu o ayrı mesele.

Maç saati yaklaşıyor.Gittik her zamanki kahvemize.Maçtan 1 saat öncesi her yer tıklım tıklım.İyi kötü arkalarda bir yere iliştik.Bizde yine tık yok.O an için Braga maçının hissettirdikleri ile Akhisar maçının hissettirdikleri hemen hemen aynı.Sakinim.Düdüğün çalıp,maçın başlamasını bekliyorum.Birde Burak'tan gol bekliyorum.Hem Braga'ya hemde antiBurakçılara.

Neyse maç başlıyor.Bizde de ufak ufak iç kıpırtısı.Duamızı yaptık,Bismillah çektik girdik maça.Çok kötüyüz ilk dakikalar.Braga ununu eleyip eleğini asmış ama belliki o rahatlık olumlu yönde etki yapmış.Sahanın her alanında basıyorlar.İki pas yapmakta zorlanıyoruz.Belli gol gelecek.Derken geldide zaten.Durumlar kötü.Takım çok kötü oynuyor.Birde Cluj'un gol haberi...Sıkıntı büyük.Skor çevirilmiyecek bir skor değil ama sahada oynanan oyun bunu hiç mi hiç vaat etmiyor.

Devre arasında millet sigaraya sarılıyor,bizde çaya.Naparsın bizimde bağımlılığımız çay.Hamit'in kulakları yine alışıla geldik biçimde çok çınlıyor.Burak'ın kazmalığı diğer gündem maddesi.Şimdi düşünüyorumda devre arasında bunları söyleyen adamların Hamit'in asistinden sonra ''Aslanım Hamit!'' demesi,Burak'ın golünden sonra ona ''Kral'' lakabını uygun görmesi tıpkı benim gibi galatasaray taraftarı olduğunu düşündürterek çok can sıkıcı geldi.

İkinci yarıya başlıyoruz önce Burak atıyor.Tam zamanında hemde.İki dakika geç gelse gol belki maç dönmeyecek.Ardından sürpriz ata oynayan kazandı misali birde Aydın'dan geliyor gol.İlk yarı iki pas yapamayan takım ikinci yarı iki pozisyonda maçı alıyor.Aydın golü atıyor,herkes kendini kaybetmiş.Bende heyacan yine stabil.Ayağa kalkıp alkışlıyorum sadece.Lan bildiğin ağlamaklı oluyorum.Bağırmaktan çok gurur duyuyorum o an.Mezuniyet gecesinde oğlunu gururla ayakta alkışlayan baba misali.Hayatımda gurur duygusunu bu kadar yoğun hissetmemişimdir galiba.

Maç bitiyor.Eskiden olsam okulu iple çekerdim(liseliyi ya o zamanlar).Sabah akşam bu maçın muhabbetini yapmak isterdim.Sokağa çıkıp avazım çıktığı kadar bağırmak isterdim.Konvoya katılmak isterdim.Fenerli arkadaşlara var gücümle caka satmak isterdim.Bu galibiyeti tüm dünyaya haykırmak isterdim.O gün ise içimde tarifi olmayan bir gurur edasıyla yurda gittim.Etrafımdakilerin maç muhabbetinden usta çalımlarla sıyrılıp maçı tekrarar tekrar düşündüm.Suratta acayip bir tebessüm var.Mutluluktan olsa gerek.

Ve böyle maç sonucunun sonunda bu yaşadıklarım beni taraftarlığımı sorgulamama sebep oldu.Fakat bugün olduğum taraftar profili eskiye nazaran daha yoğun.Bugün daha çok yaşıyoruz galatasarayı,onunla çok daha fazla zaman geçiriyoruz.Bugün daha bilinçliyiz.Eskiden kaybettiğimiz maçı hakeme yıkarken bugün sadece kendi takımımıza odaklanıyoruz.Eskiden ezeli rakibin kaybettiği avrupa kupası maçına sevinirken bugün onların aldığı mağlubiyete moral bozuyoruz.Eskiden sadece galatasarayı severken bugün futbolu da seviyoruz.Ve sonra anlıyorsunki biz değiştikçe hayata bakışımız değişiyor.Hayata bakışımız değiştikçede futbola bakışımız.Bugün futbolla yatıp futbolla kalkan kesimin çok büyük bir kısmı değişmemiş,kendisini geliştirememiş bir kısımdan oluşuyor.Dar kalıplara sıkışmış bir futbol kafası.Hakeza bir hayat bakışı.Sığ ve boş.

Ve düşündümki eski ben ben değilim artık.Ve olması gerekende bu aslında.Hayat gelişimini devam ettirdikçe insanoğlu da onun arkasında kalmamalı.Hayatın küçük bir hobisi olan futbola bile bunu uygulayamayan adamın vay haline o zaman.

Hiç yorum yok: