1 Eylül 2011 Perşembe
Sebastian Coates-Marcelo Estigarribia & Bir Transferin Anatomisi
Bir transferin mantığı basittir aslında.Takımda herhangi bir bölgede sıkıntın vardır veyahut o bölgedeki oyuncnun kaybetmişsindir.Bir analiz yaparsın ve eksik bölgeni tespit edersin.Daha sonra bütçene ve maaş şartlarına uygun bir isim ararsın dünya futbol piyasasında.Bazı kulüplerin çok önceden hazırlanmış shortlist'leri vardır.Uzun süredir takip ettikleri isimler.Uzun süredir takip ettikleri bu isimlerin verilerini inceleyerek bir karara varırlar.Bazı kulüpler ise menajerlerle çalışırlar.Eksiği gediği neyse söylerler ortak çalıştıkları menajere o da listesinde kim kim yok döker ortaya.Beğendiğini,kafana yatanı,bütçeni uyanı alırsın.
Üç aşağı beş yukarı avrupada bu işler böyle yürür.Birde önemli turnuvalar vardır.U-20,U-19,U-17 Dünya Kupaları,Avrupa Şampiyonları,Copa America,Toulon Turnuvası,Afrika Uluslar Kupası...Bu turnuvalara gözlemci gönderirsin ve radarına giren oyuncuyu listene yazarsın.Süreç içindeki gelişimine ve olabilirliğine bakarsın.Kafana yatarsa alırsın.Özellikle alt yaş kategorilerinin olduğu turnuvalar büyük önem arz eder.Genç isimlerin saf yeteneğinin en bariz görüldüğü turnuvalardır bunlar.İşlenmemiş ham yetenek.İlk keşfeden olmak büyük önem arz eder böyle durumlarda.Bu yüzdendirki bu tip turnuvalara yüzlerce yetenek avcısı gönderilir.Hepsi ilk keşfeden olma derdindedir.
Gelelim asıl mevzuya.Daha bu yaz Arjantin'de Copa America heyacanı yaşadık.Geceleri yemedik,içmedik maçları takip ettik.Birçok ülke gibi bu ülkede de canlı yayınlandı maçlar.Ve birçok takım gözlemcisini gönderdi bu turnuvaya.Hadi gözlemciyi boşver birçok teknik adam da sen,ben gibi geçmiştir gecenin bir yarısı ekrana izlemiştir maçları.Benim yaptığım gibi muhakkak almışlardır ellerine kağıdı kalemi ''dikkat edilmesi gerekenler'' başlığı altında birkaç oyuncu ismi karalamıştır.Yapmamışlarsada hafızaya bir iki isim not etmişlerdir.
Turnuvayı izleyen ve az buçuk futbolu bilen her adam kupayı kaldıran Uruguay'ın sağlam savunmacısı 20'lik Coates ile Paraguay'ın fırtına sol açığı 23'lük Estigarribia'yı muhakkak akıllarına kazmıştır.Sorun şuki senin benim aklıma kazınan adam niye bizim kulüplerimizin aklına kazınmıyor?
Galatasaray Arda gittiğinden beri cayır cayır sol açık arıyor.Transferin son gününde artık avrupa futbolunda ıskartaya çıkmış adamların peşinden koşuyoruz.Kimse transferin son gününde en iyi adamını satmak istemez.Iskartaya çıkmış veya şişirilmiş bonservis ve maaşlarıyla almaya kalktığımız adamların peşinden koşarken harcayacağımız zamanı daha 2-3 gün önce Juventus'a giden Estigarribia'ya harcasaydık muhtemelen iyi bir trasnferin yanında geleceğe dair önemli bir yatırımda yapmış olurduk.
Fenerbahçe uzunca bir süre artık 31 yaşına gelmiş ve fahiş bonservis ücretinin istendiği Yobo'nun peşinden koşacağına Lugano'ya bir haber salıp daha dün Liverpool'a transfer olan Coates'i İstanbul'a getirttirebilirdi.
Avrupada transferin hangi şartlarla gerçekleştiğini yukarıda sade bir şekilde anlattık.Bu ülkede ise transfer tek bir kıstasa göre gerçekleşiyor:sükse.Transferin başarısı taraftar ve kamuoyu nezdinde ne kadar sükse yarattığına bağlı.Aldığı adamın ismi onun kariyer grafiğinden önce geliyor.
Ve son olarak daha birkaç hafta önce Kolombiya'da düzenlenen U-20 Dünya Kupası sona erdi.Peki kaç kulüp bu turnuvaya gözlemci gönderdi?Gözlemciyi geçtim acaba kaç yönetici ve teknik adam bu turnuvayı televizyondan takip etti?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder