30 Mayıs 2011 Pazartesi

Bizden Çok Şey Götüren 2007-2008 Şampiyonluğu


Belkide Galatasaray olarak bugünleri görmemizin en büyük müsebbidir bu şampiyonluk.Buram buram cehalet kokan bir şampiyonluktur bu şampiyonluk.Bu şampiyonluk Galatasaray'ın geleceğini çalan bir şampiyonluktur.Ben  bu şampiyonluğu her hatırladığımda içim acır.

Sezon 2007-2008.Bir önceki sene  şampiyon olamadık.Her şampiyon olamadığımız dönemlerde olduğu gibi  yönetim yine revizyon kompleksine girdi.Nedense bu revizyon her başarısızlığın ardından yapıldığı için olağan karşılamıştık.Başkan Canaydın'dı fakat o rahatsızlığı sebebiyle çok geri planda duruyordu.Kulübü asıl yöneten Adnan Polat'tı.

Teknik direktör olarak Galatasaray'ı eskiden de çalıştırmış ve çalıştığı dönem bütün kupaları süpürmüş Kalli geldi.Kalli olmuş 70 yaşında.Ama tecrübedir,alman disiplinidir dedik.Şampiyonluğu geçen sezon Fenerbahçe'ye kaptırmanın acısıyla başladık kadro üzerinde katliam yapmaya.Takımdan12-13 oyuncu gönderildi yerine de 12-13 oyuncu alındı.Takım bildiğiniz baştan aşağı değişti.Bunun üzerine yıllardır platonik olarak aşk beslediğimiz,ha geldi ha gelecek dediğimiz Lincoln'de transfer olunca yine gözlermiz boyanmış,sorunlar halı altına süpürülmüş oldu.


Sezona müthiş başladık.Özellikle Rize maçında Lincoln hem sağ hem de sol ayağı ile iki füze çakarak Galatasaray kariyerine müthiş başladı.Çıldırmıştık.Aha demiştik Alex'imizi bulduk.Ne yazıkki Lincoln o sezon sadece o maçta parlayabilmişti.

Belkide dananın kuyruğu 6. haftadaki Beşiktaş derbisinde koptu.Derbi öncesi Hakan Şükür ve Lincoln disiplinsiz davranışları sebebiyle Kalli tarafından kadro dışı bırakıldı.Takım iyi gidiyorken bu karar hepimizde ''noluyo lan'' tepkisine yol açtı.Fakat Galatasaray bu kritik karara rağmen derbiyi kazandı.Lakin Kalli'nin koltuğu o gün özellikle Hakan Şükür(kendileri galatasarayın daimi takım içi kanseri olmuştur) ile takışmalarından dolayı ciddi şekilde sallanmaya başlamıştır.


Fenerbahçe ile kıyasıya bir şampiyonluk yarışı veriliyor.Takımda işlerde öyle veya böyle giderken Kalli'nin Lincoln'u bir türlü tutmaması sıkıntısı yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlıyor.Şampiyonluk yarışında çok kritik haftalara girildiği bir dönem.Yanlış hatırlamıyorsam bir Gençlerbirliği deplasmanı öncesi Kalli sağlık sorunları sebebiyle  maç yerine Almanya'ya geçiyor.İşte aksiyon burada başlıyor.Maçın sonucunu tam hatırlamıyorum ama bir haftalık spekülasyonlardan sonra Kalli ligin bitimine altı hafta kala istifa ediyor.

Ligin geri kalanında takımı antrenör Cevat Güler teslim alıyor.Kadronun beyin takımı görevini ise Adnan Polat ve Adnan Sezgin yapıyor.Yani kadro seçimi,taktik verme görevi Les Adnanların işi.

O sezon şampiyon oluyoruz.Fenerbahçe maçında Edu-Volkan Demirel ortakılığı ile gelen gol sayesinde.Sokaklara dökülüyoruz.Hayatımda ilk kez doyasıya şampiyonluğu turlar atarak kutluyorum.Bas bas bağırmaktan ses tellerim ağrıyor.Evimden şampiyonluk günü sabah çıkıyorum sabaha karşı beşte geliyorum.Düşünün abi o gün kutlama yapmak için tavernaya gidiyoruz!!!Daha ne olsun.

Ama o ergen beynim aslında hiç anlamıyor bu şampiyonluğun ne kadar kara bir şampiyonluk olduğunu.Ben millete ''saat kaç? 20:45'' diye dalga geçerken bu sezon bütün maçlar boyunca maç bitsede gitsek modundaydım.Fenerlilerle koyduk mu!!! diye dalgamı geçerken aslında koyulanın biz olduğunu o an anlayamamıştım.

Adnan Polat hep der ''o şampiyonluğu biz getirdik.Taktikleri benle Adnan Sezgin veriyorduk'' diye.İşte biz bu yüzden bugün bu hallerdeyiz.O sezon Adnan Polat ve Adnan Sezgin futbolu herkesten çok iyi bildikleri kanısına kapıldılar.Bu işin aslında teknik direktörsüzde yapılabiliceği gibi cahilane bir tavıra kapıldılar.''Bu takımı biz şampiyon yaptık,aslında çok basitmiş yahu'' diyerek bu takımın geleceğine kazma kürek vurdular.Ondan sonraki bütün sezonlarda teknik direktör katliamını hep bu yüzden yaptılar.Onlar için ne Rijkard birşey biliyordu ne de Sikibbe.Adnan Polat için bu işi kendisi ve Adnan Sezgin'den başka kimse kıvıramıyordu.Çünkü bu oyunu onlardan iyi kimse bilmiyordu.

O günkü ergen aklım bunları kavrayamamıştı.Ama bugün geldiğimiz nokta tokat gibi yüzümüze vuruluyor.O gün Adnan Polat ''saat kaç?'' dediği zaman kimse bilmiyordu ki o işleyen saat bizim aleyhimize işliyor...

3 yorum:

Buğra dedi ki...

Helal olsun valla objektif bi özeleştiri olmuş..

Buğra dedi ki...

Helal olsun, çok objektif bi özeleştiri olmuş..

pelezinho dedi ki...

abi gerçekler bunlar.biz gerçekleri kendimize göre yonttuğumuz vakit o yonttuğumuz şeyin bize girmesi kaçınılmaz olur.