14 Haziran 2011 Salı

Almanya'nın Önlenemez Yükselişi


Almanlar ile bildiğimiz yegane söz Garry Lineeker'in sözüdür.''Futbol 90 dakika oynanan,sahada 22 kişinin mücadele ettiği ve sonunda hep almanların kazandığı bir oyundur''.Lineeker'in bu sözü almanların her daim,her şartta kazanmasına ithafen söylenmiş bir sözdür.Ama artık devir değişti.Almanlar artık hem kazanıyor hem de çok iyi oynuyorlar.Bununda en güzel örneğini 2010 dünya kupasında gösterdiler.Almanlar her dünya kupasının sevimsiz takımı olurken son dünya kupasında gönüllerin şampiyonu oluverdiler.Hemde tarihlerinin en genç kadrosu ile.2012 avrupa şampiyonası elemelerinde de bizim grubumuzda yer alıyorlar.Oynadıkları 7 maçtan 21 puan çıkararak 2012 biletini en erken alan takım oldular.Peki nedir bu almanların önlenemez yükselişi?Dünya kupalarında 12 kez yarı final,7 kezde final oynamış ve 3 kez şampiyon olmuş bir ülke kazanma alışkanlığının yanına nasıl güzel oynama alışkanlığınıda getirdi?Bu sorunun cevabını bulmak için biraz daha derinlere inmek lazım.

Almanya Euro 2000'de gruplardan bile çıkamayınca artık futbol anlamında bir değişime gitme kararı aldılar.Tabiki bu kararın altında sadece bir turnuvada alınmış başarısızlık yoktu.Almanların hep tartıştığı konu ''neden bizimde dünya çapında bir yıldızımız yok'' oluyordu.Dünya futbol sahnesine hiçbir zaman çok büyük bir yıldız veremediler.Brezilyalıların Pele'yi,Arjantinlilerin Maradona'yı verdiği gibi.Bu sorular üzerine ülke olarak büyük bir değişime gitme kararı aldılar.O gün aldıkları bu değişim kararı bugün bir devrim olarak karşımıza çıkıyor.


2000 yılında başatılan bu değişim sürecinde ülkenin dört bir yanında 300'ün üzerinde futbol okulu açıldı.Ve bu okulların başınada lisanslı ve profesyonel alt yapı eğitmenleri getirildi.Bu okulların görevi ülke genelindeki genç yetenekleri bulup,eğiterek alman futboluna sunmaktı.Tabiki bu oluşumun koordinatörlüğünü almanya futbol federasyonun yapıyor olması olayı çok ciddi bir şekilde organize ettiklerini gösteriyor.Ülke genelinde açılan bu okullar 11 ile 14 yaş arası 14 bin yeteneği eğitime tabi tutulmak amacıyla okullara alındı.Amaç sadece yetenekleri keşfetmek değil bu küçük çoculara küçük yaştan itibaren kazanma alışkanlığı,kaybetmeme hırsı gibi almanların vazgeçilmez özellikleri yüklemekti.

Almanya futbol federasyonu bu oluşumun yanında alman kulüplere yabancı futbol sınırlamasıda koydu.Ve her takımında en az 12 alman oyuncu bulundurma zorunluluğu getirdi.Amaç genç alman yeteneklerin önünü açmaktı.Daha sonra bu yabancı sınırlaması 2005'te kalksada 12 alman oyunucu bulundurma kuralı hep devam etti.


Bütün bu çalışmalar yavaş yavaş meyvesini vermeye başlıyordu.Tabiki yapılan bu alt yapı reviyonunda ülkelerinde sahip oldukları göçmenlerden de yaralanıyorlardı.Almanya göçmen nufusunun çok fazla olduğu bir ülke.Bu sebeple onları görmezden gelemezlerdi.2010 dünya kupası kadrosunun  %48 etnik kökeni 8 farklı ülkeden oluşan oyunculardan kuruluydu.

Çok küçük yaşlarda eğitime alınan bu gençler artık sahne almaya hazırlardı.2007 yılında Güney Kore'deki U17 dünya kupasında üçüncü oldular.2008'de ise U19 takımı Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen avrupa şampiyonasını kazandılar.Böylece 1992'den bu yana ilk kez bir alman genç milli takımı şampiyonluğu kazanmış oldu.2009'da iseU21 takımı şampiyonluğu kazanırken hem bu yaş kategorisinde ilk kez şampiyon oldular hemde 2009 yılı içerisinde üç farklı yaş kategorisinde şampiyonluğa ulaşan tek ülke olarak tarihe geçtiler.Ve bütün bunları başaran oyuncu topluluğunun çok büyük bir kısmı 2000 yılında eğitime alınan isimlerden oluşuyordu.


Dünya çapında yıldız oyuncumuz yok diyerek çıkılan bu yolda şu anda dünayaya Mesut Özil gibi bir ismi armağan ettiler.Mesut bir sene içerisinde Bremen takımından dünya kupasına oradanda Real Madrid'e giderek almanları adeta ihya etmiş oldu.Bernabeu'da geçirdiği bir sene içerisinde Madrid efsanesi Zidane'ın varisi olarak gösterildi.Dünya çapında yıldız oyuncumuz yok diye ağlayan bir ülkeye bundan daha iyi bir yıldız gelemezdi herhalde.Mesut'un performansı almanların gurbetçilere artık daha farklı bir gözle bakmasına neden oldu.Artık Türkiye ve Almanya arasında yeni Mesut'ların savaşını izlememiz çok yakın.

Almanya 2000 yılında giriştiği özkaynak devriminde bugün çok başarılı olduğunu kanıtladı.Almanlar bu oluşum için 100 milyon avro gibi çok ciddi yatırımlar yaptılar.Bebek yaşta eğitime aldıkları çocuklara aşıladıkları kazanma hırsı,çalışkanlık,disiplin,çelik gibi mental yapı gibi özellikleri 10 boyunca işlediler.Almanlar neden hep kazanır sorusuna bu şekilde yanıt verebiliriz.Çünkü onlar bebeklikten itibaren kazanmaya alışıyor.Olay bu kadar basit aslında....

Hiç yorum yok: