2 Haziran 2011 Perşembe
Yazmanın İç Rahatlatıcı Huzuru
Yaklaşık olarak bir aydır bu blog sütunlarında kendi çapımızda yazılar yazmaktayız.Bir gece vakti aniden giriştiğim bu işten son derece keyif aldığımı söylemeliyim.Tabiki burada yazdğımız her konu kendi küçük beynimin bir ürünü.Bazen çok içime sinen yazılar yazdım bazen hiç içime sinmeyen yazılarda yazdım.Bazen çok kötü olmuş dedim bazen eh işte.Bir sağa bir sola gide gide umarım doğru yolu buluruz.Daha güzel yazılar yazabiliriz.
Bu arada da bloğumuza yeni birini dahil ettik bu süre içerisinde.Mustafa Arpacı(bu blogda Travisbickle adıyla yazıyor) bu dönem içerisinde ara ara yazılar yazdı.Tabiki kendisinin bir öğrenci olduğunu unutmamak lazım.Üniversite hayatının karmaşısından kurtulup birkaç güne kalmaz o da artık bu blogda çok daha düzenli yazacaktır.Yazmış olduğu kısa zaman diliminde bile çok güzel işler çıkardı.Ben kendi adıma konuşayım yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum.Çünkü gerçekten yazmasını bilen biri.
Tabi hayatımın en yoğun geçmesi gereken döneminde nedense hayatımın en boş günlerinin geçiriyorum.Sanki yaşım 20 değilde 60'nın sonlarına gelmiş gibi.Sanki bu hayatta unumu elemiş eleğimi asmışım gibi.Şu anda bu hayatta üzerine tek yoğunlaştığım konu bu blog.Ve bu blog içerisinde yirmi yıldır hiç olmadığım kadar çalışkanım.Bu çalışkanlığımı hayatımın belli bir dönemine yansıtabilsem kader rotam farklı yerlere sapardı herhalde.Ama yinede burada yazmaktan dolayı çok mutluyum.Yazmak beni çok rahatlıtıyor.
Hayatımda sadece birkez birine aşık oldum.Ve o aşk denen duygunun bünyemde uyandırdığı birçok etkileşim vardı.Belkide bunlardan en önemlisi yazmaktı.Aşık olduğum insana karşı içimde hissettiklerimi kağıda döktükçe çok mutlu olduğumu anladım.Çünkü o insana karşı hissettiklerimi kelimelerle ifade edemiyordum.Konuşmak yerine yazmak bana daha kolay geliyordu.Onun hissettirdiklerini her kaleme alışımda o duyguları bir kez daha yaşıyordum.Ve ben işte birşeyler yazmanın güzelliğine aşık olduğum kişi sayesinde eriştim.
O günlerden beri sürekli yazarım.Çünkü ben yazdıkça mutlu olduğumu anladım.Ve bu blog beni çok mutlu ediyor.Bu bloğu açarken asla salt futbol yazmak istemedim.Çünkü futbolu atılan gol,kazanılan kupa yada gösterilmeyen kırmızı kart olarak algılayan biri değilim.Zaten futbolda sadece bunlardan ibaret değil.Futbol hayatın ta kendisidir aslında.Bugün hayatta başımıza gelen her olayın futbolda muhakkak bir tezahürü vardır.İşte bu yüzden bu blogda edebiayt olsun istedim,sinema olsun istedim,basketbol istedim,tenis olsun istedim.Kısaca hayat olsun istedim.Burasının bu bloğu ziyaret eden insanlar için hayatın keşmekeşinde bir soluklanma,nefes alma yeri olsun istedim.Çünkü burası benim için böyle bir yer.Klavyenin başına her geçişimde bu duygularla yazıyorum.Umarım da bu işi kıvırabiliyorumdur!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder