24 Haziran 2011 Cuma

Oyuncu Danışmanı Ve Yeni Transferlerin Uyumu


''Bir oyuncuyu almak için 20 milyon dolar harcamak ama onu evinde hissetirecek hiçbir şey yapmamak dünyanın en tuhaf işlerinden biri.Yapmanız gereken ilk işin ona bir cep telefonu ve bir ev ayarlamak olduğunu düşünüyorum.Çocukları için bir okul bulun,karısı için birşeyler yapın,ikisi için hemen bir öğretmen bulun.Çünkü herşey dille yürüyor.Diğer aile üyelerinin bir şeye ihtiyacı var mı,ehliyet,kredi kartı,yeni bir pasaport?Kimi zaman en büyük kulüplerde bile herşey çok kötü organize ediliyor.''

Bu sözler dört ayrı ülkede top koşturmuş(aralarında Barcelona ve Liverpool gibi kulüplerde buluınan) olan Boudewijn Zenden'e ait.Bu sözler aslında yapılan transferlere çok sığ bir şekilde bakıldığının göstergesi.Simon Kuper'in Futbolun Şifreleri adlı kitabında da dediği gibi yapılan transferlere bir oyuncu danışmanı atansa transferden alınan verim çok artar.Çünkü bir transferin taşıdığı en büyük risk o oyuncunun transfer olduğu ülkeye ve takıma uyum sürecidir.Bu süreç çok uzarsa o yuncudan istenilen ve beklenen verim alınamaz.İşte bu noktada bir oyuncuya yerleşim danışmanı veya  oyuncu danışmanı atanması hem bu transferlerin uyumunu ve ülkeye adaptasyonunu arttırır hemde oyuncudan alacağınız performasnı maksimum seviyeye çıkarır.

Her transfer olunan oyuncudan beklenen şey çok basittir.Hemen sahaya çık ve şovunu yap.Taraftar yeni tarnsfer olmuş bir oyuncudan hemen harikalar yaratmasını bekler.Hadi taraftar işin çok derin boyutuna inmediği için böyle düşenebilir.Peki ya yöneticilere ne demeli?Onlar bir oyuncunun bonservisini öderler,maaş ve kontrat konusunda anlaşırlar ve daha sonra ona bir uçak bileti göndererek ülkelerine gelmesini sağlar.Ve daha sonra hiçbir şey yapmazlar.Yöneticilerde tıpkı taraftar gibi transfer ettikleri bir oyuncunun sahaya çıkıp bir an önce şovunu yapmasını bekler.Sonuçta onlar için oyuncuya bir meblağ ödenmiştir ve onlar bunun karşılığını isterler.Peki herşey bu kadar basit mi?


Transfer dediğimiz olgu insan üzerine yapılan bir yatırımdır.Bu yüzden alınan oyuncunun bir insan olduğu asla unutulmamalı.Onlar birer robot değilki başka ülkeden gelip iki günde şahaneler yaratsınlar.Düşününki yıllardır yaşadığınız yerden bir anda başka bir yere göçüyorsunuz.İşiniz değişiyor,arkadaşlarınız değişiyor,yaşadığınız iklim,çevre değişiyor,sosyal yaşantınız değişiyor...Bunlar sizin için kolay şeyler mi?Bir futbolcunun transfer öyküsününde bu değişimlerden hiçbir farkı yok.Üstelik birçok yabancı oyuncu farklı kültürden gelerek geldiği ülkenin kültürüne adapte olmaya çalışıyor.Ve bu bir süreç gerektiriyor.Ha tabiki bazı futbolcular için bu süreç çok kısa sürüyor.Ve geldikleri ülkelere hemen uyum sağlıyorlar.Ama dünya üzerinde yapılan transferlerin çok büyük bir yüzdesinda oyuncunun ülkeye adapte olmakta çok zorlandığı görülüyor.Bununla beraberde de bir performansında bir hayal kırıklığı yaratıyor.İşte bu  sorunu ortadan kaldırabilecek en zahmetsiz ve en başarılı yöntem o futbolcuya bir oyuncu danışmanı tutmak.

Futbolcularda bizim gib insanlardır.Aileleri vardır,kişisel sıkıntılar vardır,okul çağındaki çocukları vardır...Bir ülkeye transfer olan futbolcudan bütün bu sorunları kendisinin halletmesini bekleyemezsiniz.Çünkü bir futbolcu kafasını futbol dışındaki şeylere fazlaca yorduğu vakit ondan istenilen verimi alamazsınız.İşte burada eğerki devreye oyuncu danışmanı girerse herşey çok daha iyi olur.Ev tutma,çocukların okulu,ülkeyi tanıma,dil öğrenimi gib konulara bakan bir danışman bir futbolcunun kariyer performansına direkt katkı sağlar.Bonsevisine milyon dolarlar ödenerek yapılan bu yatırımların olası risklerini minimize etmek adına o futbolcunun bonsrvisinin %0.1'i kadar para harcayarak  bir oyuncu danışmanı tutabilirsiniz.Ve bu hamle sizin için çok hayati olabilir.


Bu tür yapılanma sadece bizim ülkemizde değil tüm dünya kulüplerinde rağbet görmeyen bir uygulama.Çünkü bu uygulama birçoklarına göre sokağa para saçmak.Halbuki bonservisine 30 milyon avro verilerek başarısız olunan bir transfer zannederim daha büyük bir müsriflik olur.Yaptığınız milyon avroluk yatırımların riskini minimilize etmek adına kendisi küçük ama etkisi büyük bir önlem daha mantıklı.Zaten artık dünya kulüpleride bu yoldan gitmeye başladı.Daha önceleri birçok kulüpte insan kaynakları departmanı yokken artık kişisel psikologlar kulüp bünyesine dahil edilmeye başlanıldı.

Chelsea'ya 44 milyon avro karşılığı Marsilya'dan tarnsfer olan Drogba'da aynı sıkıntıyı yaşayanlardan.Transferini anlatan Drogba:''Ülke değiştirmiş olmaktan kaynaklanan sorunlarla boğuşuyordum.Chelsea bana hiç yardımcı olmadı.'' diyor.Drogba transfer olduktan sonra ona bir ev bulumasına bile yardımcı olunmadı.Çat pat ingilizcesiyle haftalar boyu kapı kapı ev aramak zorunda kaldı Drogba ve ailesi.''Chelsea'nin yüksek ücretlerle getirdiği tüm yabancı transferlerde az çok aynı deneyimi yaşadılar.Gallas,Makalele,Kezman ve Geremi ile çoğu zaman bunun geyiğini yapardık.'sen de hala otelde mi kalıorsun?' diyerek.Tüm bu endişeleri yaşarken Chelsea'ye adapte oluyormuş ya da performansımı arttırıyormuş gibi hissetmiyordum.'' diyerek devam ediyor Drogba.İşte üst düzey bir oyuncunun üst düzey bir kulüpte yaşadığı sıkıntılar.Drogba'nın transfer olduğu ilk dönemlerde sönük kalmasını da açıklamak adına güzel bir örnek.

Artık bizde ülkemizde bu uygulamaya geçmeliyiz.Bu ülkeye çok kaliteli oyuncu getirmekle bu işler bitmiyor.Bu tarnsferleri yaptıktan sonra onların bu topraklara adaptasyonunu hızlandırmalıyız.Mesela Anelka örneği.Bu ülkeye alışamayıp kendi kalitesini sahaya yansıtamadan ayrıldı.Keza Ricardinho'da.Elano'da.Ve birçok isim sayılabilir.Bu adamlarının başarısızlıklarını altında yatan tek bir sebep var: mutsuzluk.Bu adamların isteklerine ve ihtiyaçlarına cevap verecek birileri olmadığı sürecede bu hep böyle devam edecek.Yapılacak olan profesyonel bir oyuncu danışmanı ataması milyon dolarlık yatırımların çöpe gitmesine engel olabilir.

Hiç yorum yok: